Ji-yong uyandığı zaman olan bitene anlam veremiyordu. Garip olan bir şeyler vardı, olmaması gereken bir şeyler.
''Uyanır mısın artık?!'' diye duyduğu sesle beraber birden gözlerini açtı Ji-yong.
''Ya Ji-yong bana söz vermiştin uyan artık!'' Taeyang tam eline yastığı almıştı ki Ji-yong bir anda yattığı yerden doğrulmuştu.
''Sonunda adamım'' dedi Taeyang ona doğru bakarak ama Ji-yong'ın bakışları çok garipti, ürkmüş gibi duruyordu.
''Sen iyi misin?'' dedi Taeyang tak kaşını kaldırarak. Ji-yong ise ne yapması ve ya nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Burada olmamalıydı, yanlış bir şeyler oluyordu. Ya da acaba rüya mı görmüştü? Yani yaşadığı tüm o şeyler, rüya mıydı?
''Ji-yong tepki verecek misin?'' dedi Taeyang ona doğru yaklaşarak.
''İyiyim'' dedi Ji-yong gülümsemeye çalışarak ama onu tanımayan biri bile onun bu gülümsemesinin sahte olduğunu anlardı. Hemen ayağa kalkıp yurt odasının banyosuna doğru koşmuştu. Taeyang ise sadece omuzlarını silkmiş ve kötü bir rüya gördüğü düşünerek yatağını toplamaya geri dönmüştü.
Ji-yong ise aynada kendi görüntüsüne dehşete düşmüş bir şekilde bakıyordu. Saçları fosforlu yeşil değil siyahtı ve yüzü pürüzsüz değil sivilce doluydu. Neler oluyordu?
''Hazırlanmak için sadece bir saatin var, sonrasında çıkacağız!'' diye bağırdı Taeyang ona doğru.
''Tamam!'' diye geri bağırdı Ji-yong, nefes alamadığını hissediyordu.
*
Ji-yong çok gergindi, sanki her şeyi en baştan yaşıyor gibiydi. Olan biten hiç bir şeye anlam veremezken beyninin patlayacağını hissediyordu.
"Normalde asla geç kalmazdı" dedi Taeyang oflayarak. Onun bu cümlesiyle birlikte Ji-yong daha çok gerilmiş ve ayağını daha sert sallamaya başlamıştı. Sadece çığlık atıp rahatlamak istiyordu, şu an başka hiç bir şey onu bu kadar rahatlatamazdı ama tam o sırada mekanın kapısından siyah deri ceketli biri girmişti ve Taeyang gördüğü kişiyle ayağa kalkıp derin bir nefes almıştı.
"Nerede kaldın oğlum ya?" dedi CL de derin bir nefes alarak. Ji-yong etrafındaki olan biten her şeyi bütün dikkatiyle inceliyordu, belki de böylece neler olduğunu çözebileceği ufak bir ipucuna sahip olabilirdi.
"Babam ve aptal aptal işleri işte, özür dilerim" dedi Seungri tek boş yer olan Ji-yong'ın çaprazına oturarak. Ji-yong ise karşısına oturan çocuğa baktı, bütün her bir detayını ezbere bildiği, tek aşkına doğru.
"Bir şey oldu diye korktuk" dedi Hyorin ama Seungri gülümsemişti ona doğru. Bu Ji-yong'ın kendisini rahatsız hissetmesine neden olmuştu. Seungri ondan başka hiç kimseye gülümsememeliydi ama anlaşılan şu an kendisinin kim olduğunu bile bilmiyordu.
"Sapasağlamım" deyip güldüğünde Taeyang da gülümsemiş ve yanına doğru dönmüştü.
"Ji-yong bu Seung Hyun ama biz Seungri diyoruz, Seungri bu da Ji-yong. Y/G'de oda arkadaşım" dediğinde iki genç çocuk el sıkışmışlardı ama Ji-yong nefes bile alamıyordu. Tam bu sırada omzuna dokunan elle birlikte arkasını döndüğü zaman hastanedeki odasında olduğunu görmüştü.
''İyi misin?'' dedi Seung Hyun bir kaşını kaldırarak ona doğru bakarken. Ji-yong onu gördüğü zaman yutkunamadı, neler olduğunu kesinlikle anlayamıyordu.
''E-evet'' dedi Ji-yong ayağa kalkarak ama endişeli olduğu her halinden belli oluyor gibiydi. Bir ileri bir geri yürümeye başlamıştı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsession | Nyongtory & GTop
FanfictionJi-yong tek başına çıkış yapmış çok ünlü bir şarkıcıdır ama bir süre sonra bunu kaldıramamaya ve kafasında olaylar kurmaya başlar. Bu sırada bu olaydan en çok zarar gören kişi sevgilisi Seungri olur. Seungri öldükten sonra akıl hastanesine kapatılan...