2 Hafta Sonra
''Sadece su ile olmaz'' dedi Seung Hyun derin bir nefes alarak ama Ji-yong gerçekten boş olan bakışlarını devirerek tekrar duvara doğru dönmüştü.
''Hem Daesung seni gerçekten çok özlemiş'' diye şansını denediği zaman Ji-yong sadece derin bir nefes almış onun dışında hiç bir şey yapmamıştı.
''Bak'' dedi Seung Hyun'ta derin bir nefes alarak elinde ki çorba kasesini masaya bıraktı.
''Sorunun ben olduğumu biliyorum, eğer istersen yani gerçekten daha iyi olacaksan bilmiyorum işte. Bayan Cheong' devredebilirim'' dediğinde Ji-yong asi bakışlarını ona doğru çevirmişti ve olanlardan sonra onunla göz göze geldiği nadir anlardan biriydi.
''Daha fazla uğraşamam diyorsun sanırım?'' dediğinde Seung Hyun'un gözleri büyümüştü.
''Ben sadece senin iyi olmanı istiyorum'' dediğinde Ji-yong ona pek inanmış gibi durmuyordu.
''Söylemedim say tamam mı?'' dedi Seun Hyun, ne derse desin inanmayacağını bildiği için.
''Benim için gerçekten bir şey yapmak istiyorsan, doktorum olarak bana ağrı kesici yaz. Başımın ağrısına katlanamıyorum'' dedi Ji-yong önüne dönerek. Seun Hyun gözlerini kapatarak derin bir nefes daha aldı.
''Bunu yapamayacağımı biliyorsun, ilaçların zaten ağır-''
''Bu senin suçundu'' dedi Ji-yong ve Seung Hyun sesini kesmek zorunda kaldı.
''Bak yemek yemediğin için normal ilaçlarını bile düzgün alamıyorsun, eğer en azından bir öğün bile yersen tamamen geçmesini sağlamasa da en azından hafifletecek bir ağrı kesici yazabilirim'' diyerek şansını denedi. Tam o sırada kapı çalındığı için Ji-yong yine tepki vermeden etrafında olan biten şeylerin bitmesini beklemeye başlamıştı.
''Profesör, Bay Yang geldiler efendim'' dedi Ho-seok gergin bir şekilde. Seung Hyun ve Ji-yong yine bir saniye için göz göze geldikten sonra Seung Hyun yavaşça odanın kapısına doğru bir iki adım attı. Tam kapıdan çıkacaktı ki Ji-yong kendisine seslendi ama her zaman ki gibi 'Pamuk Şeker' diyerek değil. 'Seung Hyun' diyerek ve bu bile Seunh Hyun'un canını gerçekten çok yakmıştı.
''Senin suçun olduğunu, sen ben ve o hariç kimse bilmiyor'' dedi.
''Yang Hyung'unda bilmesine gerek yok''
*
Seung Hyun gerginlikten ağlamak üzereydi. Ne yapacağını bilmiyordu, Ji-yong'ın bilip bilmediğini bile bilmiyordu. Akşam saat sekizdi ve baş hekimle beraber odanın önünde duruyorlardı.
''Bu vaka seni çok yıprattı Seung Hyun, belki de devretmelisin'' dedi yaşlı adam ama Seung Hyun garip bir şekilde baktı ona.
''Olmaz'' dedi daha sonrasında ama baş hekim sadece masum bir şekilde gülümsemişti.
''Sanırım 'değerlin' oldu ha?'' dediğinde Seung Hyun'un gözleri kocaman olmuştu ve nefesi kesilmişti. Bunları duymaya hala hazırlıklı değildi, neredeyse on altı yıl olmuştu ama bu travmasını atlatamamıştı. Öte yandan odanın küçük camından görünen yüz ise kalbini yumuşacık yapıyordu.
''Sanırım'' dedi bu yüzden. Baş hekimle de yakın olduğu için gerçekten çok şanslıydı, bu cümleyi başka birine kursa kovulması an meselesi olurdu çünkü.
''Belki de tek başına girmelisin, sen bana söylersin ve bende Bay Yang ile polislere haber veririm?'' dedi yaşlı adam ve Seung Hyun tekrar derin bir nefes aldı. Daha sonrasında yavaşça odanın anahtarını çevirdi ve odanın içine doğru adımladı. İçeri girdiği zaman iki haftanın sonunda Ji-yong'ı yemek yerken görünce bir anlık bile olsa o kadar çok mutlu oldu ki... Ji-yong ise onun odaya girdiğini görünce tek kaşını kaldırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsession | Nyongtory & GTop
FanfictionJi-yong tek başına çıkış yapmış çok ünlü bir şarkıcıdır ama bir süre sonra bunu kaldıramamaya ve kafasında olaylar kurmaya başlar. Bu sırada bu olaydan en çok zarar gören kişi sevgilisi Seungri olur. Seungri öldükten sonra akıl hastanesine kapatılan...