3.7

114 8 12
                                    

''Çok tatlı'' dedi CL bakışlarını küçük çocuktan çekemez bir durumda. Sang-min o kadar güzel bir bebekti ki bakan hayran kalıyordu, tabi ki Bong-cha bu durumdan hiç memnun değildi.

''Kahveleri getirdim'' dedi Seung Hyun'ta elindeki tepsiyle ortama girerken. Önce en yakınında ki Sandara'ya uzattı, daha sonrasında Bom, Minzy, Hyorin, Dami, Hanna, Hye-yoon, Taeyang, Daesung, Ho-seok ve Wook'a uzatıp kendisi üç bardakla kocasının yanına oturmuştu.

''Chae-rin bu da senin'' deyip oğluyla oynayan kıza doğru bir bardak uzatmıştı.

''Biliyorsun bu işi'' dedi Wook kahvesinden bir yudum alırken. Onun kahvesiyle aşk yaşadığını gören herkes kahkahalarına engel olamamıştı.

''Gülmeyin, askerde en çok onun kahvelerini özlemiştim'' dediğinde yine herkes kahkaha atmıştı. 

''Kahvesi gerçekten güzeldir'' dedi Hye-yoon gülümseyerek ama o sırada kapı çalınca herkes derin bir nefes alma gereği hissetmişti.

''Kim bakıyor?'' dedi Seung Hyun kaşlarından birini kaldırarak ama kimseden cevap gelmeyince derin bir nefes alarak ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Bu sırada herkes sessizleşmişken Minzy boğazını temizlemiş ve Hye-yoon'a doğru dönmüştü.

''Erkek arkadaşınla ayrıldığını duydum'' dediğinde Hye-yoon derin bir nefes almıştı.

''Oha bunu bilmiyordum'' dedi Ji-yong yavaşça oğlunu kendi kucağına çekerek ama Taeyang ve Daesung sırıtarak birbirlerine bakmışlardı. Daha sonrasında onların bu bakışlarını yakalayan Ho-seok da ne düşündüklerini anlamış ve olaya dahil olmuştu.

''Wook Hyung, sende yok mu bir şeyler'' dediğinde Wook aşk yaşadığı kahveyi göstermekle yetinmişti ama artık kızlarda birbirlerine sırıtarak bakıyorlardı.

Bu sırada kapıyı açmaya giden Seung Hyun derin bir nefes almış kapı kulpunu çevirerek kapıyı açmıştı. Karşısında ki adam kendisinden biraz kısaydı ve şapkayla yüzünü gizliyordu elinden geldiğince. Bilerek kendisi açmak istemişti kapıyı aslında, söyleyecek bir şeyleri vardı çünkü ama o daha ağzını açmadan ortamda bir kahkaha duyulmuştu.

''Çok ayıp!'' dediği duyuldu Hye-yoon'un, daha sonrasında Ho-seok isyan etmişti.

''OF SİZ BU CHOI'LERİN BENİMLE DERDİ NE? TEK BEYİN HÜCREM KALDI SİZİN YÜZÜNÜZDEN BE!'' dediğinde ortamda tekrar bir kahkaha sesi duyulmuştu.

''Sanırım yanlış bir zamanlamaydı'' dedi Seungri yutkunamayarak, asla onunla muhatap olmak istemiyordu aslında ama kapıyı açanın o olacağını az çok tahmin etmişti.

''Hayır'' dedi Seung Hyun açıkça sırıtıp kapının önünden çekilerek.

''Senin olan, ya da senin olduğunu hissettiğin her şeyi alabilirsin.'' dedi ve bakışlarını dikleştirdi bu sefer.

''Çünkü bir daha asla bu evin yakınından bile geçemeyecek ya da ailemin herhangi bir ferdi ile muhatap dahi olamayacaksın!'' dedi dişlerinin arasından. Seungri ise gözlerini devirdi ve yavaşça içeri doğru adımladı. Seung Hyun'da onun arkasından kapıyı kapattı ve hiç bir tepki vermeden yavaşça salona doğru adımladı.

''Bu arada'' dedi salonun kapısından, yukarıya doğru çıkan Seungri'ye doğru.

''Çoğu eşyan garajda, giderken ağlayarak oraya da uğramayı unutma'' deyip salondan içeri girdiğinde aslında biraz sessizlik olmuş ve herkes onu dinlemişti. Daha sonrasında Seung Hyun yavaş adımlarla az önce oturduğu yere oturdu ve derin bir nefes aldı.

Seungri ise sadece derin nefesler alıyordu, bu ortam hatta sadece bu kahkaha sesleri bile onun neleri kaybettiğini hatırlatmıştı kendisine. O da onlarla birlikte kahkaha atıyor olabilirdi, Ji-yong'la oğlu olan kişi kendisi olabilirdi. Onun sonsuza kadar bağlı kalmaya yemin ettiği kişi kendi olabilirdi ama o iğrenç patronu bunu mahvetmişti. Bütün bir geleceğini çalmıştı onun ellerinden, ne uğruna? Biraz daha fazla para uğruna...

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin