1.0

112 13 11
                                    

Seung Hyun elindeki defteri karıştırırken derin derin nefesler alıyordu. Üç hafta olmuştu, koskoca üç haftadır G-Dragon kişiliği ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Bu kendisini çok yormuştu ama sonunda bitmişti. Dün gece Ji-yong büyük bir siniri krizi geçirmişti ama artık sanki biraz kendine gelmiş gibiydi.

''Bir şeylerin farkındayım. Seungri'nin öldüğünün farkındayım. Sanırım senin verdiğin ilaçlar sayesinde pamuk şeker bilmiyorum. Kendime mi geliyorum yoksa zaten hep böyle miydim bilmiyorum. Tek bildiğim çok yoruldum, mükemmel ve kusursuz olmaya çalışırken o kadar bocaladım ki neyin ne olduğunu unutmuş gibiyim. Bir tarafım savunmasız bir çocuk gibiyken bir tarafım her şeyi ve herkesi yok edebilecek kadar yıkıcı ve isyankar''

Ne güzel tanımlamıştı kendisini öyle? Bir tarafım savunmasız bir çocuk gibiyken bir tarafım her şeyi ve herkesi yok edebilecek kadar yıkıcı ve isyankar... Verdiği ilaçların işe yaradığını görmek Seung Hyun için güzel bir gelişmeydi ama Ji-yong ile kat edilmesi gereken çok uzun bir yol vardı. Evet artık sanrılar görmüyordu ama hala bir kişilik bozukluğu sorunu vardı.

Dün gece bu açıdan her ikisi içinde gerçekten çok korkunç geçmişti. Ji-yong cinnet geçiriyormuş gibi kendisinin odanın duvarlarından duvarlarına fırlatıyor ve kendi kafasına sürekli vurarak beni rahat bırak diye haykırıyordu. Onu sakinleştirmek Seung Hyun için gerçekten o kadar zor olmuştu ki üzerinden tır geçmiş gibi hissediyordu.

Ona sakinleştirici vurulduktan sonra bir anda Seung Hyun'un kollarına yığılmıştı ve bir şeyler söylemişti. Genç adam aynaya bakıp gözlerini kapattığı zaman aklına yine o görüntü gelmişti. Kollarında güçsüz ve savunmasız bir şekilde durup ağlayan bir Ji-yong.

''Onu bastıracağım, ben o değilim. Sadece, sadece saçlarını sarı yapamaz mısın?'' Seung Hyun derin bir nefes alıp gözlerini açtı ve tekrar aynaya baktı.

 Sadece, sadece saçlarını sarı yapamaz mısın?'' Seung Hyun derin bir nefes alıp gözlerini açtı ve tekrar aynaya baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*


''Yakışmış'' dedi Daesung gülerek.

''Teşekkür ederim'' dedi Seung Hyun'ta gülümseyerek ama Daesung'ın bir anda gülümsemesi silindi yüzünden.

''Senin kadar yakışıklı olmayı çok isterdim'' dediğinde Seung Hyun bir elini onun omzuna koymuş ve gülümsemeye devam etmişti, yanıldığı bir konu daha vardı kendisinin; Daesung buradan çıkabilecek kadar iyileşmemişti henüz.

''Sende oldukça yakışıklısın Daesung'' Daesung sadece omuzlarını silkip dil çıkarınca Seung Hyun derin bir nefes alarak onu yalnız bırakmaya karar vermişti.

''Yarın Ji-yong ile bahçeye çıkmak ister misin?'' dedi odadan çıkmadan hemen önce.

''Olur'' dedi Daesung omuzlarını silkip kendisini yatağa bırakırken. Seung Hyun da kapıyı çekerek yavaşça çıktı odadan. Derin bir nefes alarak kısa koridorda yürümeye başlarken kendisini nedensizce ilk defa huzursuz hissediyordu, sanki giden ya da ters gidecek olan bir şeyler varmış gibi hissediyordu.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin