2.0

108 9 6
                                    

Pekala olaylar şöyle gelişmişti, Ho-seok'un net tavrından sonra üçü birlikte mutfağa doğru yönelmiş ve bir şeyler hazırlamaya başlamışlardı ama Ji-yong bir süre sonra sinir krizi geçirerek ikisini de mutfaktan kovmuştu. İkisi de kendisine kıyasla gerçekten çok beceriksiz olduğu için kendisi de zehirlenmek istemediğinden resmen cinnet geçirmişti. Üstüne üstlük Seung Hyun'un Ho-seok'a 'Hala sinirleri üzerinde biraz çalışıyorum' demesi kafasına tava yemesi için gerçekten yeterli olmuştu.

''Acıdı!'' demişti Seung Hyun kafasını tutarken.

''Acısın diye vurdum zaten! DIŞARI! HEMEN!'' diye cırladığı zaman iki doktor elinin hamuruyla buna karışmamaya karar vererek mutfaktan çıkmışlardı.

''Şu an ki problemi ne?'' dedi Ho-seok kaşlarını kaldırarak karşısında ki adama bakarken.

''Yani kendinde görünüyor?'' dediğinde Seung Hyun bir elini çenesine koymuştu.

''Sadece depresifliği var, depresyon derecesinde mi onu çözmeye çalışıyorum. Yalnızken sadece duvarı izliyor'' dedi genç adam. Ho-seok tam ağzını açmıştı ki izin vermeden konuşmaya devam etti.

''Başta bende benimle ilgili sandım ama Daesung'la falan da konuşmuyormuş'' dediğinde Ho-seok sadece hmmlayarak ağzını kapatmıştı.

''Ama bu, hastanede kalmasını gerektirmiyor ki?'' dediğinde Seung Hyun gözlerini devirmişti.

''Majör depresyonla onu evine gönderelim ve sonra ölüm haberi falan gelsin?'' dediğinde Ho-seok da gözlerini devirmişti.

''Ben sadece pozitif yaklaşmaya çalışıyorum'' dediği sırada içeriden bir ses duymuşlardı.

''Choi Seung Hyun! Hemen buraya gel!'' dediğinde Seung Hyun'un gözleri kocaman açılırken Ho-seok sadece gülüyordu ama Seung Hyun ayağa kalktığı zaman onun kafasına yastık atmayı da ihmal etmemişti.

''Efendim'' diyerek derin bir nefes aldı Seung Hyun mutfağın kapısında dikilirken. Ona yalnızlarken bir tanem demeye fazla alışmıştı ama az önceki konuşmadan sonra onu daha fazla rahatsız etmek istemiyordu ancak sonrasında fark etmişti ki ona bir tanem dememesine Ji-yong'da şaşırmıştı.

''Az önce hastaneden dönerken markete uğradın sanıyordum!'' dedi Ji-yong isminin anlamını taşıyordu sanki, bir ejderha gibiydi adeta.

''Uğradım-''

''Evde tuz yok!'' diye cırladığı zaman Seung Hyun bir kaç adım gerilemişti ama daha sonrasında sırıtıp arkasını döndü.

''Ho-seok! Evde tuz yokmuş, az önce ben çıktım sıra sende! Enişten ikimizi de öldürmeden koş tuz al!'' diye bağırdığında Ji-yong'ın elinde tuttuğu yemek kaşığı bir anda yere düşmüştü.


*


''Bu renk istediğinden emin miydin?'' dedi Seung Hyun işini bitirdikten sonra. Yemekten sonra Ji-yong ağrı kesici içebildiği için kafasının kurumasını beklemek zorunda kalmamışlar kurutma makinesiyle kurutabilmişlerdi.

''Bence güzel oldu'' dedi sadece aynaya bakarak, her şey keçe gibi olan o iğrenç saçlarından daha güzeldi onun için. Seung Hyun daha sonrasında kendisine arkasından sarıldığı zaman hafifçe ürkmüştü ama bir şey dememişti.

''Bilmem belki de sen olduğun için güzel durmuştur'' dediğinde ise gözlerini devirmişti ama Seung Hyun derin bir nefes almıştı.

''Senin için sorun olmayacaksa'' dedi ve çenesini yavaşça onun omzundan kaldırdı.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin