~VINGT-SIX~

781 82 65
                                    


Chassez le naturel, il revient au galop.

{Doğal olanı kovala, o sana tüm hızıyla geri dönecektir.}

~Fransız Atasözü

🔽

Hayatımızda çok fazla cevaplanmamış soru vardı. Bir soruyu çözerken karşımıza diğeri geliyordu ve bu bitmeyen sorular bizi oldukça yoruyordu.

Düğün günü büyük bir kaosla bitmişti. Jungkook'un annesi olduğunu iddia eden kadın aynı zamanda Jimin'in de annesi olduğunu söylüyordu. Ayrıca kadın, düğüne gelmeden önce aşağıdaki kişiyi öldürmüştü. Jungkook'un aşağıdaki kişiye üzülüp üzülmediğini hala anlayamamıştım. 

Bardağa su doldurup Jungkook'a uzattım. "Hiçbir şey yemedin. Bari bunu iç." Düğün gecesi bitmiş ve sabah olmuştu. Jungkook, kadının bir odada esir tutulmasının emrini vermişti ve hiç yanına uğramamıştı. Amcam, kadını tanıdığı için onunla ilgileniyordu.

Jungkook, suyu aldı ve bir yudum içip geri koydu. "Lisa... Ben çok üzgünüm." Olaylardan sonra ilk defa sesini duyduğumda hemen ona sarıldım. "Biliyorum ama sorun değil. Bunu da atlatacaksın." 

Düğünümüzde bir kadın çıkıp sarayınızdaki birini öldürüyordu ve anneniz olduğunu iddia ediyordu. Şuanda Jungkook'un nasıl hissettiğini tahmin bile edemezdim ama onun yanında olup destek verebilirdim.

"Benim yüzünden düğün mahvoldu." Şaşkınlıkla Jungkook'a baktım. "Ne? Jungkook, sorunumuz bu değil. Önce kendinle ilgili endişelen." Jungkook, bir anda bana sarılınca gülümsedim. Aklıma gelen düşünceyle dudaklarımı ısırdım. 

O artık benim eşimdi. Biz evliydik.

"Seni çok seviyorum. İyi ki yanımdasın." Jungkook'un sözleriyle yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Kapı çaldığında birbirimizden ayrıldık.

Babam telaşla içeri girdi. Yüzündeki yorgunluğu gördüğümde ayağa kalktım. "Baba?" Babam yanıma gelip kısaca bana sarıldı. "İyiyim, endişelenme. Siz nasılsınız?" Jungkook, alayla güldü. "Harikayım." 

Derin bir nefes alıp babama baktım. Jungkook'un durumu hiç iyi gelmiyordu gözüme. Babamın bunu bakışlarımdan anlaması için çabalıyordum. "Jungkook! Ayağa kalk!" Babamın bağırmasıyla Jungkook sıçradı. "Kral sensin! Ayağa kalk ve gerçekleri öğren."

Jungkook, ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Uzattığı eli hemen tuttum. Benden güç alırcasına elimi sıktı. "Gerçekleri biliyorum." Babam, duyduğu şeyle elini saçlarından geçirdi. "O zaman yüzleş! Kaçma artık! Çünkü ben kovalamaktan bıktım!"

Ne olduğunu anlayamasam da Jungkook'a destek olmak için kolunu tuttum. "Sen yüzleşmişsin anlaşılan." Babam, başını eğdi. "Yüzleştim." Sesi bir fısıltı gibi çıkmıştı. "Peki ya onlar nasıl yüzleşecek?" Onlar kimdi? 

Babam, öylece durdu. "Bilmiyorum." Jungkook, sinirli bir kahkaha attı. "Beni geçtim, seni affederler mi sanıyorsun?" Neyden bahsettiklerini anlamıyordum ama daha fazla ortada kalmak istemedim.

"Baba, o Jimin'in annesi mi?" Babam, burukça gülümseyerek bana baktı. "Evet, annesi." Nefesim boğazımda sıkışırken hemen Jimin'in yanında olmak istiyordum. "Bunu Jimin biliyor mu?" Babam başını olumsuz anlamda salladı. "Daha değil."

Jungkook, elimi bırakıp benden uzaklaştı. "Lisa, benim biraz işlerim var. Sen dinlen olur mu?" Hızla Jungkook'un elini tuttum. "O kadının yan-" Babam sözümü kesip "Jisoo," dedi. "Adı Jisoo." 

Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin