Il n'y a qa'un bonheur dans la vie, cest d'aimer et d'être aimé.{Yaşamda sadece tek bir mutluluk vardır, sevmek ve sevilmek.}
~George Sand
🔽
Ne yapacağımı bilmiyordum. Tek yaptığım şey; stresle oturduğum koltukta sağ ayağımı yere vurmaktı.
"Bunda o kadar endişelenilecek bir şey yok. Sakin olun, lütfen." Hoesok'a bakıp gülümsedim. Beni rahatlatmaya çalıştığının farkındaydım. "Bence şimdiden geçmiş olsun. Rezil olduk." Yoongi'nin söylediği şeyle içimde bulunan umut kırıntıları yok oldu.
"Niye öyle diyorsun? Bizde yardım ederiz. Her şey hallolur." Yoongi, 'imkansız' der gibi bir bakış attı. "Of! Seni buraya yardım et diye çağırdım. Beni iyice strese sok diye değil." Yoongi, çayından bir yudum alıp bilgince gülümsedi. "Ben gerçekçiyim ve öngörü yeteneğim sayesinde geleceği tahmin ediyorum. Yani bu krallık, gelmiş geçmiş en berbat düğüne ev sahipliği yapmış olacak."
Sinirle ayağa kalktım. Ne diye düğünle kendim ilgilenmek istediğimi söylemiştim ki sanki? Ne güzel Jungkook her şeyi hallediyordu. "Rosé'yi mi çağırsak?" Hoesok'un mükemmel fikriyle gözlerim parladı. "Evet!" Hoesok, hemen bir askeri Rosé'yi alması için gönderdi.
"Şimdi, öncelikle nasıl bir tema istediğine karar vermelisin." Salonda ilerleyerek camdan dışarı baktım. "Kesinlikle bahçede olmasını istiyorum. Ve kesinlikle sade olmalı. Abartılı tek şey benim güzelliğim olmalı."
Yoongi, yanıma gelip bahçeye baktı. "Evet, büyük bir bahçemiz var. Değerlendirebiliriz. Hangi renk ağırlıklı olsun?" Hoesok, Yoongi'nin omzuna kolunu atıp "Renge kral karar verecek." dedi. Bakışlarım ikisine kayarken kralın düğünle ilgili tek isteğinin renge ve kullanılacak çiçeğe onun karar vermesi olduğunu düşündüm. Bunu neden istemişti bilmiyordum ama onun zevkine güveniyordum.
"Pekala, gelinlik için ölçülerini çoktan verdin. Kralın kıyafeti neredeyse bitmek üzere. Şimdi, yemekler, tatlılar, içecekler ve uzaktan gelen konukların odalarını belirlemek kaldı." Derin bir nefes alıp kendimi koltuğa bıraktım. Başıma iş açmıştım resmen.
"Ben çok seçici bir insan değilim o yüzden bana her şey uyar." Yoongi, göz devirip "O yüzden senin karışmanı istemedim ya," dedi. "Bütün dünyanın krallıklarını ağırlayacağız. Önlerine öylesine şeyler koyamayız. Seçici olmamız lazım."
Oflayıp Hoesok'a baktım. Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı. "Siz evli misiniz?" İkisi de sorduğum soruyla irkilirken Yoongi, hemen "Bir erkekle bir erkek nasıl evli olsun, Lisa?" diye sordu. Yoongi bunları söylerken resmen kıpkırmızı olmuştu.
Kahkaha attığımda ikisi de gergince bana bakıyordu. "Demek istediğim; birileriyle evli misiniz?" Hoesok derin bir nefes verip "Saray askerleri evlenemez." dedi. Kaşlarımı çattım. "Neden?" Yoongi omuz silkti. "Sence karım ve çocuklarım olsa bütün zamanımı burada kralı korumak için harcar mıydım?" Dediği şeyle kafamdaki soru işaretleri giderken yerine yenileri geldi.
"O zaman neden asker oldunuz?" Hoesok umursamazca "Hem bunun için eğitildim, babamda askerdi, hem de en çok para bu meslekte var." dedi. Para için bir yuvadan mı vazgeçmişlerdi? "Paranızı da harcayamıyorsunuz ki. Sürekli saraydasınız." Yoongi omuz silkti. "Kırk yaşında emekli oluyoruz. O zaman harcarız."
Kafam iyice karışmıştı. Askerlerin ailelerinin olmaması saray için bir avantajdı ama askerlerin tek avantajının para olması ve orta yaşa gelene kadar saraya hizmet etmeleri garipti. Bu sarayda çok fazla asker vardı ve hepsi bunu kabul ederek buradaydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/253225241-288-k485851.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)
FanfictionLa fortune sourit aux audacieux. {Şans, cesurlara güler.} (Liskook, Jirose, Namsoo, Jenkai, Taejin, Sope) Altı yaşındayken babasının gözünün önünde idam edildiğini gören küçük kız, on altı yaşındayken babasının idam kararını veren kralın sarayına g...