~TRENTE-QUATRE~

556 55 35
                                    


Tu seras toujours l'amour Qui fait vaciller mon coeur.

{Hep kalbini kıranı seversin.}

~ Anonim

🔽

Her şeyin başladığı eve adımımı ilk attığım andan beri hissettiğim boşluk hissi kalbimi sızlatmak dışında pek bir şey yapmıyordu. Atılan ilk adımdan sonra gerisi istemsizce gelmişti. Beynimi işlevsiz bırakan bu evdeki anılarım, tek tek gözümün önünde canlanırken kendimi küçük sarışın bir kızın peşinden koşarken bulmuştum.

Kız, açık mavi elbisesiyle babamın çalışma odasına girdiğinde açık kapıdan kendimi içeri attım. Yıllar öncesiyle aynı olan dekor ve amcamın ayarladığı hizmetli sayesinde her zaman temiz olan ev, beni yıllar öncesine götürüyordu.

Babamın soluk siyah rengindeki piyanosu, çalışma odasının tam ortasında öylece dururken küçük kız, piyanoya dikkatlice baktı. Çalışma masasında evraklarla uğraşan adam, küçük kızının piyanoya olan ilgisini fark eder etmez ayağa kalktı ve kızının yanına geldi.

'Benim meraklı papatyam bunu da mı öğrenmek istiyor yoksa?' Küçük kız, yaramaz bir edayla başını sallayıp kollarını adama doğru uzattı. Adam, küçük kızı hemen kucağına alırken piyanonun önündeki tabureye oturdu. Küçük kızın tuşlara basmasını sağlarken aynı zamanda kızının sarı saçlarına sevgi dolu öpücükler bırakıyordu.

Gözlerimden yaşlar süzülürken gülümsedim. İşte babam böyle bir adamdı. Ne olursa olsun, ne kadar hatırlarsam hatırlayayım o hep iyi biriydi. Dışarıdan sert görünse bile her zaman yumuşak bir kalbi vardı. Beni altı yaşına kadar o büyütmüş, o okutmuştu. Bugüne kadar ne öğrendiysem hepsinin üzerinde babamın bir etkisi bulunuyordu.

Bakışlarımla eski odayı tarayıp Jungkook'u buldum. Kapının eşiğine yaslanmış beni izleyen sevgili kocamın yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı. İşte babamın etkisi buydu. Burada daha önceden onun yaşadığının bilinmesi bile diğer insanlara huzur veriyordu.

Adımlarımı tabureye yönlendirip oturdum. "Sana, babamın bana öğrettiği ilk şarkıyı çalmak istiyorum." Jungkook, bana doğru birkaç adım atıp başıyla onayladığında "Gülmek yok ama!" diye uyardım onu. Şimdiden gülmeye başladığında dudaklarımı büzdüm. "Ya, Jungkook!"

Arkama gelip ellerini omzuma koydu ve "Tamam, tamam." dedi ama hala gülüyordu. Onu takmayıp derin bir nefes aldım ve notaları hatırlamaya çalıştım. Parmaklarım aklıma gelen notalarla hareket etmeye başladığında duyduğum güzel melodiyle piyano çalmayı ne kadar özlediğimi anlamıştım.

(Müzik medyada ayrıca burada gerçek babasından bahsediyor)

Çalmayı bitirdiğimde ürkekçe arkama döndüm ve Jungkook'a baktım. "Sen ciddi misin, Lisa? Baban sana ilk bu besteyi mi öğretti yani?" Onu başımla onayladığımda Jungkook ani bir hareketle eğilip dudağıma bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Baban bana da piyano dersleri veriyordu ama ben hiç bu kadar ilerleyemedim bile."

Şoka uğramış yüz ifadesiyle söylediği şeylere gülerken ayağa kalkıp ona sarıldım. "İstersen ben sana öğretebilirim." Başını olumsuz anlamda sallarken "Sorun öğretmende değil öğrencide." dedi. Saçlarıma bir öpücük kondururdu ve belime dolanan kollarını daha da sıkılaştırdı. "Jeon Lalisa, senin ne kadar mükemmel biri olduğunu tekrar anlamış oldum."

~

Eski evimde geçirdiğimiz zamanın ardından Jungkook'un beni getirmek istediği yere gelmiştik. Gelmiştik gelmesine ama gözlerim Jungkook'un isteği üzerine bağlı olduğu için hiçbir şey göremiyor ve onun yönlendirmesiyle yürüyordum.

Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin