Qui ne risque rien n'a rien.{Risk almayan hiçbir şey alamaz.}
🔽
Lanet altı günün sonunda bir karara varabilmiştim.
Amcam ve kuzenimle ülkeme dönmeye karar vermiştim. Bu kararı alırken çok fazla olasılık hesaplamıştım. Çok küçük ihtimalde olsa da her şeyin iyi olma umudu vardı ama çoğu benim için kötü sonla bitiyordu.
Ailemle ülkeme geri dönerek çok fazla risk almıştım.
Umursamadım çünkü önceden aldığım tüm riskler yalnız bırakıldığım içindi şimdi aldığım tüm riskler ise yalnız kalmamak içindi.
Uzun bir deniz yolculuğundan sonra şuan bir at arabasındaydık. Normalde, yeni çıkan hayvansız arabaları kullanırdık ama ülkeye gelir gelmez göze batmak istemiyorduk.
Ülkemize giriş yapmaya çok az kalmıştı ve ben kendimi rahatsız hissediyordum. İçimde tarif edemediğim bir heyecan aynı zamanda bir gerginlik vardı.
Beni tanırlar mıydı?
Aradan on yıl geçmişti. Hem fiziksel hem ruhsal anlamda çok değişmiştim ama beni gençliğimde tanıyan biriyle karşılaşsam tanınmam imkansız değildi.
Derin bir nefes aldım ve karşıma baktım. Jimin ve amcam uyuyorlardı. İkisini de deniz tuttuğu için çok zor zamanlar geçirmişlerdi.
Aklıma Sasha gelince yüzüm asıldı. Fransa'ya gittiğimde evimizde hizmetli olarak göreve başlamıştı ama benim en yakın arkadaşım olmuştu. On yıldır hiç ayrılmamıştık ama şimdi kader, rüyamızdan uyanıp kabusumuza geçiş yapar gibi bizi ayırmıştı.
Onu bizimle gelmesi için ikna etmeye çalışmıştım ama o, dili olmadığı ve ailesi orada olduğu için gelemeyeceğini söylemişti.
Onu, çok güvendiğim bir aileye önerdiğimde hemen işe alınmıştı. En azından gözüm arkada dönmemiştim buraya. İyi olduğunu biliyordum.
"Giriş yaptık." Arabacının sesini duymamla nefesimi tuttum.
İşte şimdi her şey değişmişti.
Bu kararı vermeden önce, aldığım riskleri tek tek hesaplayıp kafamda tüm olasılıkları canlandırmıştım ama hiçbirinde şuan ki kadar gergin hissetmemiştim. Ellerimle eteğimi sıkarken derin derin nefesler almaya çalıştım.
O zavallı küçük Daisy değildim artık.
Ben; Düşes Lalisa, Fransa'nın gözde genç ve güzel bekarıydım. Asaletimi korumalıydım.
Hem ne olursa olsun her işin içinden zekamla çıkabilirdim.
Koskaca bir ülkeyi sadece on altı yaşındayken savaşa sürüklemiştim, ben. Tüm askerler beni her yerde ararken elimi kolumu sallaya sallaya Fransa'ya kaçmıştım. On yıldır da yakalanmamıştım. O yüzden sakin olup Fransa'da olduğu gibi bir hayat yaşamalıydım.
Kimse beni fark etmeyecekti.
Ben değişmiştim.
Ben Daisy değildim.
Kimse beni fark edemezdi.
~
Gözlerimi, güneş ışığının yüzüme vurmasıyla açtığımda çığlık atmamak için kendimi zor tutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)
FanficLa fortune sourit aux audacieux. {Şans, cesurlara güler.} (Liskook, Jirose, Namsoo, Jenkai, Taejin, Sope) Altı yaşındayken babasının gözünün önünde idam edildiğini gören küçük kız, on altı yaşındayken babasının idam kararını veren kralın sarayına g...