~SEPT~

760 81 40
                                    


À vaillant coeur rien d'impossible.

{Cesur bir kalp için hiçbir şey imkansız değildir.}

~Jacques Coeur

🔽

"Beni saraya çağırıp durmayı bırakmalısınız artık." Kral, adımlarını hızlandırıp beni geçti.

Bahar olmasına rağmen hafif esen rüzgarla üşüdüğümü hissettim.

"Canım sıkılıyor. Hem müstakbel eşimi yakından tanımam gerekli." Aldığım cevapla gözlerimi devirdim. "Gözlerini çıkartırım diye tehdit etsem de beni dinlemeyeceğini biliyorum."

Yürümeyi kestiğinde bende kestim. "Sizin yönetmeniz gereken bir ülke yok mu?" Yavaşça bana doğru döndü. "Cesur bir kızsın, değil mi?"

Omuz silktim. "Öyle olduğum söylenir." Gözlerini kıstı. "Eline bir kılıç versem beni bile yenebilecek kadar sağlam duruyorsun."

Dediği şeyle kaşlarımı çattım. Dövüşmeyi bildiğim bu kadar belli oluyor muydu?

"O zaman sizde elime bir kılıç vermeyin." Dudaklarına oturan soğuk gülümsemeyle arkamızda duran askerin kılıcını çekip kılıfından çıkardı.

Kılıcı bana uzatırken gözleri parlıyordu. Elindeki kılıca bakıp ona döndüm. Bu kılıçla onu öldürmem en fazla bir dakikamı alırdı.

Sağ elimle kılıcı aldım. Kılıç çok ağırdı. Sanki onu tutamıyormuş gibi yaptım ve kolum aşağı düştü. Aslında onu tutmak benim için bebek oyuncağıydı ama düşmanımı kandırmayı hep sevmiştim.

Kral, kaşlarını çatmış bir şekilde beni izliyordu. Somurtarak krala baktım. "Bu çok ağır."

Kral bana yardım etmek için bir adım attığında kılıcı hızla kaldırdım ve ucunu kalbine dayadım. Bu onu öldürebilecek bir hamleydi.

İçinde metal yelek olduğunu, çıkan tok sesten anladığımda alayla güldüm. "Demek kral, kendisini sarayda bile güvende hissetmiyor."

Kral, kalbine dayadığım kılıca bakıp gülümsedi. Kılıcı yavaşça yukarı çıkarıp boğazına dayadım. Askerler hareketlendiğinde kral bir el hareketiyle onları durdurdu.

"Seni öldürmemem için bir sebep söyle Jungkook." Kral genişçe gülümsedi. Bu içten bir gülümsemeydi.

"İstersen öldürürsün."

Ne?

Bir saniyelik afallamamdan yararlanarak kılıcı koluyla düşürüp beni ters çevirdi. Sırtım göğsüyle sertçe buluşurken inlememek için dudaklarımı ısırdım.

Kalbim korkuyla atarken isterse beni öldürebileceği geldi aklıma. Bu imkansız değildi.

Kulaklarıma ulaşan fısıltısı çok yakından gelmişti. "Neden öldürmedin?"

"Ne?" Kıkırtısı kulaklarıma dolarken şaşkınca kafamı çevirmeye çalıştım ama o buna engel oldu. "Bir dakikadır kılıç elindeydi, Lisa. İsteseydin beni on kere öldürmüştün. İstemedin mi?" 

İstemiştim. Hem de çok istemiştim ama bir sürü asker vardı. Onu öldürürsem ben de ölürdüm.

"Seni öldürseydim askerlerin de beni öldürürdü." Başımın üstünde hissettiğim çenesiyle öne kaçmaya çalıştım ama bana izin vermedi.

Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin