~VINGT-ET-UN~

690 78 21
                                    


Il vaut mieux faire que dire.

{Yapmak, söylemekten daha iyidir.}

~Alfred de Musset

🔽

"Lisa, çok güzel oldun." Gözleri, benim için dolan arkadaşıma sıkıca sarıldım. "Sakın benden daha güzel olma." Rosé kıkırdayarak "Olamam ki zaten." dedi. Geri çekilip içimi ısıtan gülümsemesine baktım. Belki annem yanımda değildi ama onun gibi mükemmel bir dostum vardı. 

"Kral seni böyle görünce nasıl tepki verecek çok merak ediyorum." Aynada kendime bakıp gülümsedim. Beyaz gelinlik üzerime tam oturmuştu ve istediğim gibi sadeydi. Gülümsemem, beynime dolan düşüncelerle kaybolurken hızla gelinliği çıkarmaya başladım. 

'O; hainin kızı.'

"Lisa, sorun ne? Gelinliği beğenmedin mi?" Yırtarcasına çıkardığım gelinliği bir kenarı attım. Lila rengi elbisemi üstüme geçirirken nefes almakta güçlük çekiyordum. Derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalışsam da pek işe yaramıyordu. 

'Öldürün.'

"Lisa, neden ağlıyorsun? Babanı çağırmalı mıyım?" Babam yok, diye bağırmak istedim. Kral öldürdü, babam yok! Ama sustum. Her zaman yaptığım gibi sustum. Babam gözümün önünde öldürüldüğünde bile ses çıkaramamıştım ben. Ne bir çığlık ne bir ağlama. Hiçbir şey.

Rosé'ye bakmadan odadan çıktım. Adımlarım, benden habersizce kralın çalışma odasına doğru gidiyordu. Kapının önünde karşılaştığım Yoongi ve tanımadığım bir asker benim için engel oluşturuyorlardı.

Sinirliydim. Krala, kendime, babama, amcama...

Ama en çokta krala.

"Madam Lisa, üzgünüm ama kral şuanda önemli bir görüşme yapıyor." Tanımadığım askerin sözlerini boş verip Yoongi'ye döndüm. "Ona, benim geldiğimi söyle." Yoongi, sıkıntılı bir nefes aldı ve kızarmış gözlerime kuşkuyla baktı. 

"Lisa, kral şuanda gerçekten önemli bir toplantıda. Eğer benim yapabileceğim bir şey varsa lütfen söylemekten çekinme." Derin bir nefes alıp yumruk yaptığım elimi dahada sıktım. "Sadece içeri girip onu görmek istediğimi söyle." Yoongi, yanındaki askere işaret verince asker korkuyla içeri girdi. 

Kapı, askerin ardından kapanmadan hemen önce Jungkook'la göz göze gelmiştim. Beni, ağlamış bir şekilde görmüştü. Bu yüzden geleceğini umuyordum. Yoongi, bana onaylamaz bakışlar atarken asker geri geldi. "Görüşmesi biter bitmez sizinle görüşecekmiş. Lütfen odanızda bekleyin." 

Aldığım cevapla sinirle güldüm. Yoongi, tam ağzını açarken arkamı döndüm ve odama geri döndüm. Rosé, odanın içinde telaşla bana bakıyordu. "Lisa, eğer kötü bir şey söylediysem ya da yaptıysam çok özür dilerim. Farkına bile varmadım." 

Sinirim, karşımda benim için telaşlanan sarışını görmemle uçup giderken ona sıkıca sarıldım. "Hayır, Rosé. Asıl ben özür dilerim. Bir anda aklıma bir şey geldi. Senin bir suçun yok." 

"Lisa, sen hala kralla evlenmek istemiyor musun?" Gözlerim anında dolarken ellerimi yüzüme kapattım. "Ne istediğimi bilmiyorum." Vücudumun güçsüzleşmesiyle yere çöktüm. Ayağıma değen şeyle gözlerimi araladım. Beyaz gelinlik buruşmuş bir halde önümde duruyordu. 

Sinirle gelinliğe tekme attım. "Lanet olsun!" Rosé, yanıma çöküp gelinliği aldı. "Çok pişman olacaksın, Lisa. Tam istediğin gibi olmuştu." Gelinliği eski galine getirip güzelce dolaba yerleştirdi. 

Hainin Kızı ~liskook~ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin