Çok ani oldu ama yazdım ve daha fazla bekletmeden atayım dedim. Bölüm çok kısa farkındayım çünkü bu bir geçiş bölümü. Bu yüzden sınır yok ve müsait olduğum zaman yazıp yeni bölümü yollayacağım.
İyi okumalar. 🐥
Sevgili günlük,Ben bıktım.
Geride bıraktığım son bir yıldır tüm eğtim hayatım boyunca çalışmadığım kadar ders çalıştım ve artık tükendim. Özellikle sınava kalan son üç ay ölümüm falan oldu. Henüz on yedi yaşındayken böyle bir stresi üstenlemem kadar saçma bir şey yokken bir de yarın gireceğim sınavda bir talihsizlik yaşarsam diye ödüm kopuyor. Kötüyü düşünüp onu çağırmak istemiyorum ama ya sınav esnasında çişimin geleceği tutarsa? Ya arkamda oturan çocuk sınav boyunca burnunu çekip dikkatimi dağıtırsa? Ya oturduğum sıra, ayakları yüzünden sallanıp durursa? Dikkatimi toplayamazsam, su boğazıma kaçarsa, iki kalemimi de yere düşürürsem, kopya çektiğimi düşünürlerse...
Bu sınavın hayatıma bedel olduğunu düşünecek kadar beynimden olmamıştım. Her zaman bildiğim bir şey varsa, o da önemli olan tek şeyin ben olduğuydu. Ailem her ebeveynin isteyeceği gibi başarımı her şeyden çok istiyordu ama başarısızlığım onları hayal kırıklığına uğratmazdı. Özellikle Radyo Sinema Televizyon okumamı desteklediklerinden beri sadece iyiliğimi düşündüklerini biliyordum.
Duygusal açıdan çöküntüdeyim. Yani şaka falan yapmıyorum, boku yemiş durumdayım. Sürekli ağlıyorum. Hatta şu an bunları yazarken bile kâğıdın üzerine birkaç damla yaş düştü ve yazdıklarımdaki mürekkebi dağıttı. Bu biraz dramatik, farkındayım. Ama ne yapayım? Tüm sene boyunca, hatta onun öncesinde bile dayatılan saçmalıklar belli: Sınavdan çok iyi bir sırlama yapmalısın, bir sene daha bırakmamalısın, hemen üniversiteye girmelisin.
Ebesininki ama artık.
Neyse, tüm sene boyunca gerçekten çok çalıştığıma inanıyorum. Tamam, sevgilim tarafından aldatıldığımı öğrendim, bunu aştım, hiçbir güven problemi yaşamadan bir başkasına tutuldum falan filan ama yine de ders açısından verimli bir sene geçirdiğime eminim. Eğer bu hafta sonu işler istediğim gibi giderse kendimi her açıdan ödüllendirmeyi düşünüyorum. Günde üç beş film izleyebilirim, sabah akşam arkadaşlarımla dolaşabilirim, Yiğit'le sabahtan akşama kadar vakit geçirebilirim.
Bu arada sınavdan beş gün sonra on sekiz yaşına giriyorum ve inanılmaz heyecanlıyım. Sanki hayatım bir anda değişecek gibi hissediyorum. Yetişkin olacağım ama aslında içimden bir ses hiçbir bok değişmeyeceğine emin. Yine de kendimi bunun için heveslendirebilirim. Sadece bir kere on sekiz yaşına basacağım sonuçta.
Reşitlik doğum günümü hep bir gece kulübünde eğlenerek girmeyi düşlemiştim ama onun yerine benzer bir aktivite için annemden çoktan izin kaptım. Talat bizi arkadaşının çalacağı bir partiye götürecek. Gece kulübü hayalimi Yiğit'e anlattıktan kısa bir süre sonra bana böyle bir sürprizle geldi ve açıkçası bunun için çok mutluyum. Bu ilk GERÇEK PARTİM olacak. Gerçi üniversite başlayınca Eliz'in aksine her gece partilerde akacak biri olmayı düşünmüyorum, bu yüzden ekstra özel bir parti olacak benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...