Merhabalaaar!
Multi; Seray
Kısa fakat eğlenceli bir bölümle karşınızdayım, umarım eğlenirsiniz.
Oy verip yorum yapmayı unutmayınnn!!! İYİ OKUMALAR♡
☆
"Ne? Derin Teyze'm bana mantı mı açmış?"
Mete bağırarak mutfağa girdiğinde, onun yerinde olsaydım annemin beni yaka paça dışarıya atacağını düşünerek kaşlarımı çattım. Halbuki annem ona sadece gülmekle yetinmişti.
Şu evde Mete'den daha az seviliyordum be...
"Yavaş!" Seray elini onun mavi kazağına atarak çekiştirdi. Onu geriye iterek mutfakta hazır bekleyen mantının dibine girdi. "Sen yokken biz vardık, koçum! Ağır ol." Anneme baktı kıvırcık saçlarını savurarak. "Değil mi, Derin Teyze'ciğim?"
"Hadi hadi, hepiniz salona geçin. Tabaklarınızı getireceğim."
"Aaa, olmaz öyle," Mete ellerini birbirine çırptı. "Herkes kendi tabağını alıp içeriye geçsin, uğraştırmayalım sizi."
Annem Mete'ye öz evladıymış gibi gülümsedi. Daha sonra çattığı kaşlarla bana döndü. "Umur, Mete gibi olamıyorsun."
"Ben ne yaptım şimdi?" Öylesine bağırmıştım ki, yanımda duran Eliz yüzünü buruşturup, "Yuh,"diyerek söylendi.
Annemin geçen hafta teklif ettiği üzere arkadaşlarımı eve davet etmiştim. Bunun doğru bir karar olup olmadığından emin değildim çünkü her onlar geldiğinde ve her annem evde olduğunda, hepsi birden annemin gözüne girmek için türlü numaralar ve laf cambazlıkları yapmaya başlıyorlardı. Birden evde kedimi fazlalık gibi hissetmeme sebep olan arkadaşlarımdan nefret ediyordum...
Seray ve Mete, annemin gözdesi olmak için adeta savaşıyorlardı. Seray anneme, "Toz alalım mı, Derin Teyze'cim?"diye bile sormuştu. Ki o normalde kendi yatağını bile asla toplamayan pasaklının tekiydi.
Selin'in tek istediği mutfak masasının üzerinde duran geniş kasedeki mantıyı yiyebilmekti. Şu an herhangi bir şekilde onunla konuşsam beni duyacağını bile sanmıyordum çünkü tamamen ona odaklanmış gibiydi.
Eliz'in derdi ise, salonda uslu uslu oturan Koray ve Ezgi'yi gizli gizli gözetlemekti. Salonumun ortasında öpüşeceklerini veya cilveleşeceklerini sanmıyordum ama Eliz kesinlikle öyle düşünmüyordu. Hele ki en son Kadıköy'de şahit olduklarımızdan sonra...
"Hâlâ öpüşmediler," diye fısıldadı kulağıma Eliz. Gözleri, açık salon kapsından görünen ikilideydi. Sadece sohbet ediyorlardı.
"Çıkmadığını iddia eden ikililerin ortalık yerde öpüşeceğini sanmıyorum, Eliz."
"Kızlar dikilmeyin öyle,"
Annemin bize seslenmesiyle birlikte, mutfağın kapısında fısırdaşmayı bırakıp içeriye girdik. Annemin yaptığı mantı tabağını, boş tabakları ve kaşıkları kaptıktan sonra sırasıyla içeriye girdik. Ezgi hemen yardım etmek için ayaklanmıştı fakat zaten beş kişi, on elle iş fazla kolay oluyordu. Dakikalar içerisinde salondaki masayı hazırlamış, başına oturmuş ve tabaklarımızı doldurmuştuk.
"Ee, General," Eliz tatlı tatlı gülümsedi ona. "Kız var mı, kız?"
Yanımda oturan Eliz'in bacağını, masanın altından cimcikledim. Yüzünde bunu ele verecek herhangi bir değişim olmadı fakat o da altta kalmayıp bacağıma vurdu.
Koray'ı en son Ezgi'yi sevmekle suçladığımızda bize sadece burun kıvırıp saçmalamamamız gerektiğini söylemişti. Ki biz o günden birkaç gün sonra onu Ezgi'yle öpüşürken yakalamıştık. Bunu reddetmemesini ve ikisinin bize sevgili olduklarını ilan etmesini bekledim fakat tabii ki de öyle olmadı. Koray omuzunu silkti, başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...