BÖLÜM ☆ 14

3.9K 280 156
                                    

Selamlaaaar🌹 Boş zamanımda hemen kısa bir şey yazdım. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar. 🌙

Mete lacivert montunun cebindeki gri taşlı tespihi çıkartıp elinde sallamaya başladığında, dershanenin kalabalık merdivenlerinden iniyorduk. Hafta sonu dersimiz nihayet son bulmuştu ve eve gidip hiçbir şey yapmamak için sabırsızlanıyordum. Şu sıralar en sevdiğim aktivite hiçbir şey yapmamak olmuştu.

"Yeter amına koyayım ya," diye konuştu Mete içli bir şekilde. Yanından yukarıya çıkan hocaya selam verdi, tekrar bana döndü. "Şu sınav olsun da bitsin. Tatile gitmek istiyorum artık ben. Geçen sene ne güzel devamsızlık yapıyordum, şimdi onu da yapamıyorum."

"Sen deneme sınavlarda nasıl sınıf düşmüyorsun ya?" Kaşlarımı çattım ve ona baktım. Mete'yi geçen seneden beridir test çözerken veya sınav kaygısı yaşarken hiç görmemiştim. Fakat buna rağmen aynı sınıfta oluyorsak ve benim çok çalıştığımı göz önünde bulundurursak ya o bir dehaydı ya da ben bir salaktım.

"Ben zeki adamım," Tespihini, ben denemeye kalksam elimden düşüreceğim bir şekilde çevirdi. "Ama yapmamı istesen soruyu çözemem. Sınav anında bir vahiy iniyor bana."

"Keşke bana da inse,"

"Köpeklerin duası kabul olsa gökten kemik yağardı,"

"Aman Allah'ım," Gözlerimi büyüttüm. "Hayatımda ilk defa duyduğum acayip yaratıcı bir söz. Kimse kullanmadan önce gidip patent almalısın."

Merdivenlerden inerken sırf gıcıklık olsun diye beni hafifçe yana ittirdiğinde, sıkış tepiş indiğimiz merdivenlerde bir çocuğa çarptım. Ondan özür diledim ve öfkeyle, pişmiş kelle gibi sırıtan Mete'ye döndüm. Tüm ağırlığımı vererek onu yana ittirdiğimde, bir an merdivenin korkuluklarından düşecek sandım. Ama onun küfür sesini bastıran ince bir çığlık duymuştum.

Benim yüzünden olsa da Mete'nin kimi ezdiğini görmek için başımı ileriye doğru uzattım. Mete'nin bir aralar vurulduğu Yağmur'u ve neredeyse onun üzerine çullanmış Mete'yi dip dibe görünce dudaklarım şaşkınlıktan aralandı. Aslında çok da yakıştırmamıştım ama şu an birden gözümde büyülü bir romantik filmin içerisine girmişlerdi.

"Dikkat etsene, hayvan," Yağmur, üzerinden Mete'yi ittirdi ve sırtındaki çantasını düzeltti.

"Ben, şey ya," Onun ilk defa bir cümleyi toparlayamayışına gülmeye başladım. "Şey beni ittirince... Arkadaşım yani. Ondan sonra öyle oldu. Pardon. İyi misin?"

Yağmur, bal rengi gözlerini kıstı, koyu kestane rengindeki saçlarını omzunun arkasına attı. Dudaklarına bir gülümseme düştü birden. "Kantinde yaptığın kabalığın ardından seni böyle görmek iyi oldu." Elini Mete'nin omuzuna atıp sıktı. "Kedi gibi olmaya devam et, adam oluyorsun."

Yağmur ellerini montunun cebine attı, açılan boşluklardan sıyrılarak merdivenleri inmeye devam etti ve biz o kalabalığın sürüklemesiyle birkaç adım atarak inmeye devam ettik. Mete'nin omuzundan dürtüp bana bakmasını sağladığımda, gözlerinde gördüğüm hayran dolu ifade ortalık yerde kahkahayı basmama sebep oldu.

"Gülme," dedi ciddiyetle. Elini kalbinin üzerine koydu ve derin bir nefes aldı. "Ya ben sanırım yine bu kıza düştüm."

"Höst, yavşak herif," Dershane binasından sonunda çıkabilmiş ve otobüs durağına doğru yürümeye başlamıştık. "Senin sevgilin yok muydu? Aldatılan bir kız olarak asla hemcinsimin bunu yaşamasına izin vermem."

"Ayrılırım ya bir şey olmaz," Mete, leyla bir tavırla iç çektiğinde sert bir şekilde omuzuna geçirdim.

"Hayvan! O kızın duygularını hiç mi düşünmüyorsun? Senin gibi bir arkadaşım olduğuna gerçekten inanamıyorum. Şu an cidden senden nefret ediyorum."

AYRILIK SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin