Selamlaaar🥂
Yıldızı boyamayı, bol bol yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar!
☆
En arkada, cam kenarında olan sıramızın hemen yanındaki kalorifere yaslanmış olan General'e baktım. Bugün baştan aşağıya siyah giyinmişti ve gözüme değişik görünmüştü. Veya yıllar sonra yanımıza gelip bizimle konuşuyor oluşu asıl garip gelendi de, ben kıyafetine bağlıyordum.
Hiç kasıntı olmayan ve gayette eski arkadaşlığımızı yansıtan konuşmalar esnasında Seray, kabarık saçlarını savurup Koray'a baktı. "Seninki nerede?"
Seninki kelimesinden kastı Ezgi'ydi. Koray'la Ezgi'yi hepimiz çok yakıştırıyorduk. Küs olduğumuz müddet boyunca aralarında ne geçmiş, neler gelişmiş bilmiyordum, fakat yine de aralarındaki o şeyi konuştuklarını seziyordum.
"Benimki?"diye dordu Koray, yaslandığı kaloriferin oradan kaşlarını yavaşça çattı. Seray bahsettiği kişinin adını söyleyince Koray kaşlarını aydınlanmış gibi havaya kaldırdı, daha sonra bıkkınlık dolu bir bakışı Seray'a attı. "Benimki falan değil."
Eliz, "Bok seninki değil," diyerek konuştu kaba bir mizaçla. Oturduğu yerden orta parmağını Koray'a doğru salladı. "Bunu ye sen."
"General,"diyen Selin'e baktı Koray. "Ezgi'yle çıkıyor musunuz?"
Koray omuz silkti, "Hayır,"diyerek cevap verdi normal bir tavırla.
Haftanın ikinci, yani Salı günündeydik. Dün büyük şeyleri bir anda atlatmıştım. İlk önce Koray'la iki sene ardından ilk defa arkadaşça ilişki kurabilmiştik. Ona sarılarak hüngür hüngür ağlamıştım. Daha sonra çıkışta Mete okula gelip Ardıç'ı dövmeye çalışmıştı. Onu da zoraki bir şekilde atlatmıştım şükürler olsun. Daha sonrasında o gün akşama doğru Ardıç'la konuşmuş ve bu işi tamamen halletmiştim. O kadar yoğun bir günü geride bırakmıştım ki hala yorgun hissediyordum.
Dünden beridir Koray sürekli yanımıza geliyordu. Dün Ardıç'la konuştuklarımı fazla detaylı bir şekilde kızlara anlattığım sırada da gelmişti, onun için en baştan almak zorunda kalmıştım. Koray'a tekrar General diyebilmek hoşuma gidiyordu. Hem bu durumdan sadece ben değil, kızlar da memnundu. Koray'a hiçbir zaman tam anlamıyla küsememiştik zaten. Fakat aynı şeyi Ezgi için diyemeyecektim. Bize karşı hala mesafeliydi. Bazen tanıdığım Ezgi gibi oluyordu ama genel olarak soğuk davranıyordu. Sadece o değil elbet, biz de biraz mesafeliydik. Doğrusunu söylemek gerekirse onu da gerçekten çok özlemiştim ve ona da sarılmak istiyordum.
"İyi insan lafın üzerine gelir,"diyen Eliz'in baktığı yere döndüm. Kapıdan içeriye Ezgi girmiş, bize doğru yürümeye başlamıştı. Bu sefer üzerinde çok açık mavi renginde bir kazak vardı. Şu kızın kazaklarını da, kıyafetlerine de, tarzına da bayılıyordum. Eğer kavgalı olmaya devam etseydik şu an tam olarak dolabında yangın çıkması için dua edecek zamandı.
Ezgi, Koray'ın yanına gitti ve hemen onun yanında kalorifere yaslandı. Şubat ayının başlarında olduğumuz için okuldaki herkes kaloriferlere aslanın geyiğe baktığı gibi bakıyordu.
"Tenefüslerde ortadan kaybolduğunda artık kantinde olmadığını biliyorum,"dedi Ezgi Koray'a bakarak. "Tüm gün buradasın. Zil çalıyor, ders programına bakmak için telefonumu iki dakika elime alıyorum, ve hop! Gözeten sınıfta değil."
Koray'a hepimizin hitap şekli farklıydı. Biz, kızlarla ona General diyorduk ama arada sırada adını unutmayalım diye Koray ismini kullanıyorduk. Ezgi ise onunla konuşurken arada sırada soy adını kullanıyordu. Ve ben Ezgi'nin Koray'a bu şekilde hitap ettiğini düne kadar hiç duymamıştım, sadece sosyal medya hesaplarında onunla ilgili bir şeyler paylaştığında altına düştüğü yazılardan biliyordum. Fakat yine de her türlü tatlılardı, aralarındaki ilişkiyi tam anlamıyla anlayacak kadar sohbetimiz henüz olmamıştı ama ben anlardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...