BÖLÜM ☆ 2

10.6K 517 264
                                    

Merhabaaa!

Geç oldu ama yeni yıldaki ilk hediyem olsun istedim. İyi okumalar

Multi: Umur Mina Şentürk

Pazartesiye göz açıp kapatıncaya kadar gelip geçen hafta sonu, bu sefer gözüme yıllar gibi görünmüştü. Bu kadar ağır bir yükü taşıyıp henüz ağlamamamışken bile tüm hafta sonunu evde geçiremezdim. Dalgınlığımı ve kırgınlığımı belli etmemem gereken ev haklına ağlayamazdım. Tek başıma kalmak şu an isteyeceğim son şeylerden biriydi, kafayı yerdim. Belki biraz arkadaş desteğine ihtiyacım vardı fakat onunda fazlası canını sıkacaktı.

Beni bu duruma sokana sokayım.

Eve gitmek üzere tekrardan bindiğimiz metroda bacak bacak üstüne atmış, ritmik bir şekilde sallanıyordum. Ağzımın içerisindeki derimi kemiriyor, parmaklarımın kenarındaki et parçalarını kopartıyordum. Gözlerimin hedefi ise metronun karşı camından gördüğüm kendimdi. Burnumun ucu sürekli titriyor, her an ağlayacakmışım gibi dudaklarım büzüşüyordu. Eğer o an ağlamaya başlasaydım tüm metro inleyecekti ve bu kadar rahatsızlık içerisinde diğer insanların da canını sıkmak istemiyordum.

Zaten bir seneyi doldurmama bir buçuk ay kalmış sevgilimin beni aldattığını öğrenmiştim alt tarafı. Dünyanın sonu değildi ya...

"Kanka,"diye konuştu Selin. Alışveriş merkezinde benim için tutulan o alkış tufanının ardından orayı terk etmiştik ve o yandan bu yana ilk defa biri konuşmuştu. "Şöyle bak olaya, eğer bunu öğrenmeseydin bir ay sonra o çocukla yıl dönümü kutlayacaktın."

Metroda bir yere tutunmadan yolculuk yapabilen tek kişi Selin'di aramızda. Bu yüzden sağımda oturan Eliz, solumda oturan Seray'ın haricinde o dizlerimin dibine çökmüştü; ellerini dizlerime yaslayıp çenesini bacağıma yaslamıştı.

"O çocuğun belasını sikeceğim,"dedi Seray net tavırlarla. "Bugünü es geçiyorum ama pazartesi günü okulda onu karanlık koridorlara sıkıştırmayan şerefsiz."

"Öyle bir şey yapmayacaksın,"diye konuştum. Gözlerim sürekli dolma noktasına geliyordu ve her an kendimi salacak gibi hissediyordum.

Biz Ardıç'la çok iyi anlaşıyorduk, kavga etmiyorduk. En son kavgamızın ne zaman olduğunu bile hatırlamıyordum. Ve ben onu seviyordum, onunla konuşmaktan mutlu oluyordum. Beni aradığında konuşmak için test kitabımı bile kapatıyordum. Her gün sınıfına gidiyordum, görüşmek için kendimi paralıyordum. Ben bu kadar fedakarlık göstermişken onun başka bir kızla görüşüyor olması... Ne hissedeceğimi seçemiyordum. Öfkeliydim, tiksinti duyuyordum fakat hala sevdiğimi hissediyordum.

"Yaşadığın çok büyük bir şok."diye konuştu Eliz. Gözlerimi ona çevirmesem de ağzından çıkacaklara dikkat kesildim. "Bu kadar uzun zaman bir birliktelik geçirmişken aldığın darbe tabi ki seni sarsacak. Hiçbir şey olmamış gibi hayatına saniyeler içerisinde çeki düzen vermeni beklemiyoruz biz. Aynı şekilde ona duyduğun sevgi veya aşk da bir anda uçup gidecek değil, bunu da hoş karşılarız. Ama her şeyin düzeleceğini ve bizim her zaman yanında olduğumuzu unutma."

Burnumun ucu bir kez daha titrediğinde dudaklarımı büzüştürdüm, olabildiğince sakin kalmaya çabaladım. Fakat Eliz'in sözleri ağlamak üzere olan bir insana sarılma etkisi bıraktı bende, sağ gözümden ilk göz yaşımı döktüm. Göz yaşımı bile hak etmiyordu!

Önümdeki Selin parmaklarını okşarcasına bacağımda oynattı. Normal şartlar altında, "Bana yavşıyorsun biliyorum ama lezbiyen değilim, kusura bakma."diyerek ona takılırdım. Fakat şu an renkli gözlü olmamın verdiği en büyük dezavantajın sonucu olan birkaç dakika ağlamamın ardından kırmızı olacak gözlerle eve gitmemek adına büyük bir mücadele veriyordum.

AYRILIK SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin