BÖLÜM ☆ 12

4.2K 319 73
                                    

MULTİ: Umur ve Mete

Bölüm Şarkısı: Unlike Pluto - No Scrubs

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.🍃

Yiğit'le dolaylı yoldan boka batışımızın ardından üç gün geçmişti ve hâlâ düşündüğüm çoğu şey Ezgi'den ibaretti. Kızlarla okulda bir olduğumuz her dakika bundan bahsediyorduk ve gönlünü almak için bir şeyi henüz bulamamıştık. Dershanedeki sırama kolumu yaslamış, yanağımı avucuma hapsetmiş bir şekilde dururken düşüncelerim yine bunlardı. Tabii arada sırada aklımın bir ucuna Yiğit geliyordu fakat onu geri itebiliyordum.

"Sen dünyanın en berbat kankasısın," dedi Mete kaşlarını çatıp söylenirken. "Bana hâlâ Yağmur'u ayarlamadın. Ve ne var biliyor musun, artık o delikanlı kızdan hoşlanmıyorum bile. Başka bir flörtüm var."

Dikkatimi çekmeyi başarmıştı, başımı ona çevirdim ve yüzünü süzdüm. "Kim lan bu şanssız aptal?"

"Arkadaşımın sevgilisinin arkadaşı." Telefonunu çıkardı ve sosyal medya hesabına girip kızın profilini aradı. "Güzel kız."

"E Yağmur'dan çok çabuk vazgeçtin ama,"

"Ne çabuğu be? Bir aydır kızı bana ayarlayacaksın diye bekliyorum, sende tık yok. Ben de kendime başkasını buldum. Bir de onu mu bekleyeceğim?"

Telefonunu elime verip kızın fotoğraflarına bakmamı istediğinde dediğini yapıp fotoğrafları tek tek dikkatle inceledim. Kızın güzel bir fiziği ve kendine has sportif bir tarzı vardı. "Adı ne?" diye sordum hesabın takma adına göz attıktan sonra.

"Simay,"

Telefonu kapattım ve masada onun oturduğu yere doğru uzattım. "Hayırlı olsun," diye konuştum keyiften yoksun bir sesle. Çöp çatanlık konusunda iyi olmadığımı biliyordum ve Mete'nin Yağmur'dan hoşlandığı sanmasının arasından geçen bir ay bunu kanıtlıyordu. Kendi ilişkimi bile toplayamıyordum, nasıl o ikisini bir araya getirebilirdim ki? Bu iş bana göre değildi.

"Neyin var senin ya?" Mete kafamı tek eliyle sarstı. "Kendine gel artık. Ben o neşeli Umur'u istiyorum. Bu çok depresif."

"Ezgi'yle olan sorunu aklımdan atamıyorum," Alt dudağımı sarkıttım. "Ve aptal bir ikilemin içindeyim. Yani hayat beni depresifliğe itiyor. Depresyon sebebiyle birkaç hafta kapalıyım." Depresyonda falan değildim, sadece şu sıralar sürekli olarak başım ağrıyordu ve bu modumu düşürüyordu. Ezgi'yi kafama ciddi anlamda taktığım için streslenmiştim ve bu migrenime iyi gelmiyordu. Günün her saati başım çatlıyordu resmen.

"Hayatı bir tokatlarım bir daha sana bulaşamaz," Bir klasik gerçekleştirip beni kendine çekti, alnımdan öptü. Mete'yle geçirdiğim her saatimi bir töre dizisi setindeymişim gibi hissediyordum!

Ağzımın içinden keyifsizce güldüm ve gözlerimi ağır ağır yumup açtım. "Yılbaşında ne yapıyorsun?" diye bir soru yönelttiğinde bu sorunun benim için pek bir anlam ifade etmediğini düşünüyordum.

"Her yılbaşında olduğu gibi televizyon izleyerek girerim herhalde yeni yıla,"

"Sıkıcı," Dilini dışarıya çıkartıp bir çocuk gibi ses çıkarttı. Açıkçası yeni yılların benim için pek anlamı yoktu ve bu yüzden hiçbir şekilde kutlama gereksinimi duymuyordum. En son geçen sene kızlarla Selinlerin evinde girmiştik ve ben o gün Ardıç'ın da içinde olduğu çok güzel bir sene geçirmek istemiştim. Büyü yılın sonlarında bozulmuştu ve artık hiçbir güç beni yılbaşını kutlama salaklığına süremezdi. Oturacaktım, tüm gece sadece oturacaktım.

AYRILIK SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin