İyi okumalar. 🌹
☆
Selam, yine ben. Yine fakat son kez... Şu satırları yazarken masamın üzerindeki kupamda sıcak kahvem tütüyor, perdeleri sonuna kadar açık olan pencereme yağmur damlaları vuruyor ve arada sırada çakan şimşekler yüzünden karanlık odam aydınlanıyor. Huzur kelimesinin somut hâlini aklımda canlandırdığımdaki o ortamdayım ve sizinle vedalaşmak bu güzel ortamın kusursuz olmamasını sağlayan tek şey. Her neyse, siz benim hakkımda birazcık fikir sahibi olmuş olsanız da ben sizi, yazdığım kadarıyla tanıyorum. Bu yüzünden bu kitaba benden daha çok bağlanmış olmanıza ihtimal veriyorum. Finali yaptıktan sonra, yarım saat önce aradığım ve bana gelmesini istediğim sevgilimle koltukta oturuyor ve film izliyor olacağım. Hayat o kadar da kötü değil.
Bu kitabı sanki yüz yıllarca yaşamışım ve bir ilişki uzmanıymışım gibi yazmış olabilirim ama bu pek de böyle sayılmaz. Otuzlu yaşımın ortasına bekâr bir erkeğim ve daha demin bahsettiğim o sevgilim, çok büyük ihtimalle iki hafta sonra eski sevgilim olacak. Bu kitabı yazmaya yetecek kadar birikimimi açık ve net bir şekilde çapkınlığım sayesinde edindim. Benim için doğru olan kadını, onun hoşlanmayacağına emin olduğum yollarla arıyorum ve bir gün onu bulduğumda geçmişim için ondan özür dileyeceğime de şurada söz veriyorum.
Bu kitaba başlama sebebiniz sevgilinizden ayrılmış olmanızdı. Umuyorum ki hepiniz bu illet depresiflikten kurtulmuş ve her şeyi geride bırakıp önünüze bakmaya başlayabilmişsinizdir. Bu kitap sadece ayrılma süreci için ne yapacağını bilemeyen, ayrılığı kaldıramayanlar için destek amacı taşıyordu. Ayrılık Sendromu'ndan kurtulduğunuza göre, artık hayat denen yolculuğa kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Birilerinden ayrılmak kötü bir şey değildir. Kitabın konusu tamamen sevgiliden ayrılma üzerineydi ama bu arkadaşlıklar için de geçerli. Lisede asla ayrılmam dediği arkadaşından kazık yemeyen var mı? Bu detayda berbat bir olay gibidir, hayatın başına yıkılmış ve bir daha kimseye güvenemeyecekmişsin gibi hissettiren bombok bir durumdur. Ama büyük resime baktığımızda, bundan sonra her insana büyük bir saflık ve masumiyetle yaklaşılmaması gerektiğini öğrendiğimizi görebiliriz. Bunların adı tecrübedir, boklu yolu aşmış yoldaşlarım. İnsan edindiği tecrübeler kadar vardır, bu kitap son bulurken siz biraz daha siz oldunuz.
Çivi çiviyi sökmez, demiştim birkaç madde öncesinde. Artık sökmek istediğiniz o paslı çiviyi yerinden çıkardınız ve bir başka çiviyi dilerseniz yerleştirebilirsiniz. Baktınız o da yamuk ve işe yaramaz bir çivi, artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Hayatın önünüze çıkardığı insanlara şans verebilirsiniz.
Kitabın son sayfasında yırtıp saklamanız için üç tane aynı nottan bıraktım. O notu okumadan kopartın, bir kenara saklayın ve bu kitabı okumanıza sebep olan o çivi yine aylar sonra aklınıza girerse açıp okuyun. Yok tamamen kurtuldunuz, açmanızı tavsiye etmem. Meraktan bile olsa, ayrıldığınız o sevgiliniz aklınıza bir kez daha güçlü bir şekilde kazınmadıkça açmayın. DEDİĞİMİ YAPIN YOKSA CİDDEN BOZUŞURUZ!
Her neyse, gidip sevgilim gelmeden içecek ve yiyecek bir şeyler almalıyım, gidiyorum. Siz de yallah işinize gücünüze! Dikkat edin kendinize. Umarım bir daha görüşmeyiz, konusunda hüzün olan sayırlarda sizinle görüşmek istemem.
Son sayfayı da çevirip ikisi kopartılıp bir tanesi kalmış, katlı not kağıdığına parmağımı sürttüm. Tırtıklı yerinden koparttım ve yatağımda yanıma bıraktım. Eğer bir gün yine Ardıç'a karşı bir şeyler hissetmeye kalkarsam bu kağıdı açacak ve tahminimce, bu düşüneceklerimin aptallık olduğunu söyleyen notu okuyup vazgeçecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...