BÖLÜM ☆ 3

8.4K 477 169
                                    

Selamlaar***

Yorum yapmayı ve yıldızı boyamayı unutmayın, iyi okumalar

"Pişkin pişkin mesaj atmış bir de!"diye bağırdı Mete. On yedi kişilik dershane sınıfındaki çoğu kişinin dikkatini bir kere daha çektiğinde onu yine sessiz olması için uyardım. Mete sesini alçalttı. "Onu öldüreceğim, biliyorsun değil mi?"

"Hiçbir şey yapmayacaksın."

"Hayır, onu gerçekten öldüreceğim."

"Mete salak salak konuşma."

"Yarın okul çıkışınıza geliyorum ve o haddini bilmez haysiyetsizi öldürüyorum. Konu kapanmıştır."

Dün gece Ardıç'a kendime uygun gördüğüm bir anda onunla konuşmaya hazır olduğumu söyledikten sonra, telefonlarımızı elimizden bırakmıştık. Saatlerce oyalanacak fazlasıyla şey olduğundan ne olduğunu anlamadan saat gece yarısını geçivermişti.

Sabah on gibi uyandığımızda Selin'in annesi Hülya Teyze'nin hazırladığı güzel kahvaltıyı gömmüştük. Açlığımı örtecek kadar iştahım vardı gerçi, masadaki çoğu şeyin tadına bile bakamadan doyduğumu hissetmiştim. İçimde yatan efkarlı blogger, "Ayrılığı boş ver de senin yüzünden yemek yiyemiyorum, kabız ol emi."diye bir söz düşmüştü sabaha. O güzelim börekten bir tane daha yememenin acısını şu an hâlâ çekiyordum.

Kahvaltıdan sonra klasik pazar günü planımı uygulayıp öğlen başlayan dersim için dershaneye gelmiştim. Bu sefer, dün derse gelmeyen Mete de gelmişti. Ben de cuma günü yaşadığım boktan olayı ona anlatmış, dün gece yaşananları es geçmemiştim. Anlatmaya başladığımdan beridir yükseliyor, bağırıyor ve küfür ediyordu. Mete'yle iki senelik samimi bir ilişkimiz vardı ve Koray'dan sonraki en iyi erkek arkadaşımdı. Gerçi Koray'la eskisi gibi olmadığımıza göre en yakın erkek arkadaşım da diyebilirdik.

Bugün de hayatımın serseriliklerinden birini yapıp dün gibi ders dinlemediğimde içimde bir pişmanlık oluştu. Cuma gününden beridir üç gün geçmişti ve ben üç gündür derse dair hiçbir şey yapmıyordum. Birçok üniversite sınavı rakibim şu an beni elemişti.

Saatler sonra dersten çıkıp eve gitmek için otobüs durağına yürümeye başlamıştık. Mete en az Seray kadar sinirlenmiş, benden daha fazla tepki göstermişti. Sinirli olduğunu yüzündeki ifadeden kavrayabiliyordum.

"Kanka ciddi ciddi ne yapmayı düşünüyorsun?"diye sordu durakta otobüs beklerken. "Konuşacak mısın Ardıç'la?"

"Evet," Derince nefes aldım. Bugün hava diğer günlere göre biraz daha ılıktı. Dün sağanak yağmur yağmışken şu an yumuşak olan hava dışarıda durmak istemem sebep olmuştu. "Beni neden aldattığını merak ediyorum."

Artık bunu o kadar düz bir ifadeyle söylemiştim ki sanırım üç günün sonunda aldatıldığımı kavrayabilmiştim. Evet, ortada bana yapılan büyük bir şerefsizlik vardı ve ben bir sadist gibi Ardıç'ın gözlerimin önünde utancından gebermesini izlemek istiyordum. Her saat başını ona olan duygularım değişiyor olsada şu an durum böyleydi.

"Fazla merak göte vurur bak, benden demesi," Başta kendisi olmak üzere sinirlerimizi yatıştırmaya çalışıyordu. Kolunu omzumdan attı, beni kendine doğru çekti. "Ya beni biliyorsun, asla teselli etmeyi bilemem. Ama o çocuğu parçalayacağımı bil. Ayrıca ben her zaman yanındayım. Götü boklu çocuğun ardından daha fazla yıpratma kendini."

AYRILIK SENDROMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin