MERHABA🔥
Yorumlarınızı eksik etmeden keyifle okuyun. İyi okumalar, Ayrılık Sendromu ailesi!
☆
Okulda gün boyunca kendimi toparlamaya çalışmıştım. Koray bir tüm okul günü boyunca tenefüslerde yanımıza gelip bizimle oturmuştu. Bu bir yandan beni mutlu etsede diğer yandan da bunu daha önceden hiç yapmadığı için ona kızmıştım. Fakat bunu dile getiremeyecek kadar yorgun ve bitkin hissediyordum.
Günü öyle böyle tamamlamış, okuldan çıkmak üzere hazırlanmıştık. Tüm okul saati boyunca Ardıç'ı veya onun arkadaşlarını görmemiştim ve bu benim için gerçekten harika bir şeydi. Ayrıca bugün çok fazla ağladığım için şişmiş gözlerim inmiş ve gözlerimdeki kızarıklarım da kaybolmuştu. Hiçbir şey yokmuş gibi davranabilseydim harika görünürdüm.
Okulun dış kapısına doğru ilerlerken, koluma girmiş Selin'e baktım. Yüzü benim gibi asıktı. "Sana n'oldu?"diye sordum alayla. Hep beraberken gülmezsek bir daha hiçbir yerde gülemezdik.
"Ya kanka," Kafasını omzuma doğru yatırdı. "Gün boyunca ağladın. İçim kötü oldu. Tüm gece aklımdan çıkmayacaksın şimdi."
"Beni kafana takıp gece uyuyamazsan gelir seni bıçaklarım,"dedim ciddiyetle. Selin kafasına çok ufak bir şeyi bile taksa, asla uyuyamazdı. Gece boyunca yatağında debelenir ama bir gıdım uyku gözüne girmezdi. Bu yüzden bazen okula çok uykusuz halde geldiği oluyordu.
Beni şu hayatta haddinden fazla güldüren üç insanla beraber okul kapıdından çıkmak üzereydik ki, kulaklarımı fazla tanıdık, salak bir ses doldurdu. "Umur!"diyerek adımı seslenen çocuğa dönüp baktığımda şaşkınlığım beni ele geçirmiş, ağzımın ardına kadar açılmıştı.
"Mete?"diye konuştum şaşkınlıkla. Burada olmasının sebebini bildiğimden derince bir nefes aldım, yanına doğru ilerledim. "Ne işin var lan senin burada?" Arkasında duran serseri tayfasına baktım. "Ve arkadaşlarının..."
"Ben sana çıkışına geleceğim demiştim ya,"diyerek hatırlattı bana dünkü sözlerini. Dershanede ona Ardıç'ın yaptıklarını anlattığımda dediklerini zerre ciddiye almamıştım. Bu çocuk serseri olmak için doğmuştu!
"Mete salak mısın sen?"diye sordum şaşkınlıkla. Fakat Mete benim sorumu cevaplamadan evvel, Seray ona doğru yürüdü ve kolunu omzuna attı.
"Nasılsın lan?"dedi samimiyetle. "Özledim seni. Neyse... cuğara var mı?"
Mete montunun cebinden sigara paketini çıkartıp Seray'a bir dal verdi. Mete her ne kadar benim dershaneden arkadaşım olsada arkadaşlarımla tanışma fırsatı olmuştu. Ve benim arkadaşlarımla tanışan hiçbir insan onları sadece bir kere göremezdi. Onlarla yanlışlıkla da olsa kanka olmaya mahkumdu.
"Kanka içme şu zıkkımı,"dedi Eliz kaşlarını çatarak. O da Mete'nin yanına gitti, boştaki omzuna kolunu attı. "Bensiz cuğaranın ne anlamı var?"
Mete yamuk bir gülüş sergileyip sigara paketinden bir diğer dalı Eliz'e verdi, yakmaları için çakmağını uzattı. Eliz ve Seray sürekli olarak sigara içmezlerdi, hatta durup dururken konusu bile açılmazdı. Ama yakın çevresinde birinin sigara paketi olduğunu gördüler mi martı gibi etrafında dört dönüyorlardı.
Selin, sigaralarını yakan kızlar yüzünden parmaklarıyla burnunu bir mandal gibi tıkadı. Genzinden konuştu. "Benden uzak durun sizi keş köpekler. Astımım azıyor."
Bir dal sigara yüzünden bile dağılan olayı sinirle Mete'ye bakarak toparladım. "Mete, ne bok yemeye geldin buraya?"
"Ardıç'ı dövmeye geldim,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...