MERHABAAA🌺
Multi: Yiğit ŞAŞMAZ
Eğlenceli bir bölümle geldik yine, keyifli okumalar!
☆
Parmaklarımın arasındaki sarı pipeti, çikolatalı Frappe'min kremasında dolaştırırken dalgındım. Bizimkiler su gibi akıp götüren bir sohbetin içerisinde, sipariş ettikleri waffle'ları yiyordu. Fakat o içerisinde oldukları sohbet beni tam anlamıyla çekememişti çünkü aklımda hâlâ dün akşam okuduğum aşamayı hayatıma nasıl geçireceğim düşüncesi vardı. Ardıç'la olan ayrılığımı kabullenmeye çabalıyordum ama hayır, henüz başaramıyordum. Çünkü içimden bir ses Ardıç'in bana tekrar yazacağını, pişman olduğuna dair mesaj atacağını ve barışmak isteyeceğini söylüyordu. Söylemiyordu aslında, istiyordu...
Sarı pipetimin ucunu kremaya daldırdım, dudaklarıma götürüp yedim. Kremayı değişik şekillere sokup onu bozuyor ve tekrar üzerinde şekiller çiziyordum. Sabahtan beridir olan bu durgunluğumun hayra alamet olmadığının hepsi farkındaydı ama Ardıç yüzünden olduğunu da biliyorlardı.
"Umur,"diyerek bana seslenen Koray'a döndüm. Oturduğumuz masanın baş köşesindeydi, sol tarafında Ezgi, sağ tarafında ise Selin vardı. Seray Koray'ın tam karşısındaki diğer baş köşede, biz de Eliz'le karşı karşıyaydık.
"Efendim?"
"Nasılsın?"
Bu öylesine, havadan sudan konuşmak için sorulan bir soru değildi. Genel olarak nasıl olduğumu merak ediyordu. Diğer herkes gibi...
Alt dudağımı hafifçe sarkıttım, başımı iki yana salladım. "İdare ediyorum."
"Konuşmak ister misin? İyi gelir belki."
Masa etrafındaki kimseden çekinmiyordum. Onlara ruh halimden ve nasıl hissettiğimden bahsedebilirdim ama doğrusu şuydu ki pek bir şey hissetmiyordum. Ufak ufak duygu kalıntılarına sahiptim. Kırgınlık, şaşkınlık, kızgınlık... Miktarları o kadar azdıki konuşmaya bile değmezdi.
"Konuşacak bir şey yok ki,"dedim gülümsemeye çalışarak. Daha sonrasında içeceğimin kremasını ve sarı pipetimi rahat bırakıp doğal bir tavır takındım. "Alışmaya çalışıyorum işte. Bok gibi bir şey ama idare etmeye çalışıyorum. Hatta bence şimdilik güzel de hallettim. Kısa sürede orijinal Umur Mina Şentürk sizlerle olur gençler, dert etmeyin."
Koray bu kararlılığıma gülümsedi fakat bakışlarları hâlâ temkinliydi. "Bundan emin misin?"
"Evet eminim. Bir kitap okuyorum, o kitabı bitirdiğimde tamamen yenilenmiş olacağım."
"Ne kitabı?"diye sordu Eliz. Sorusundan sonra onlara üst komşumuzdan hiç bahsetmediğimi fark ettim. Ki kafam toplu olsaydı kesinlikle bahsetmeyi unutmazdım.
"Ha şey," Elimi havada salladım. "Üst daireye birileri taşındı. Orada oturan çocuk Ardıç'la olan son konuşmamıza şahit olmuştu, iyi gelir diye kitap verdi. Ayrılık üzüntüsünden falan kurtarmayı hedefleyen bir kitap. Eğlene eğlene okuyorum işte."
Aynı anda Selin ve Eliz tarafından yönetilen iki soru yüzünden kafam karıştı. Sesleri birbirine girmişti.
"Kitap işe yarıyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK SENDROMU
Teen Fiction"Direkt söylersem kaldıramazsın diye düşünmüştüm,"diyerek sesini hafifçe yükseltti Ezgi. "Madem bu kadar hızlı olsun istiyorsun, al o zaman. Ardıç seni aldatıyor." Espiri üçe ayrılırdı: Asla komik olmayan fakat karşısındaki insanın gülüşüne gülündüğ...