Part 15 : Kerimhan

410 24 28
                                    

Delice çığlık attım rüzgar yüzümü yalayıp geçerken. Keyifle sırıttım. Hoşuma gitmişti bu his. Çok, çok hoşuma gitmişti.

Ejderin kanatlarına doğru hafifçe kayıp elimi uzattım. Uçmaya başladığımızdan bu yana özgürdüm. Özgür hissediyordum. Tamam, başlarda korkmuştum ama kesinlikle bu his tarif edilemez derecede mükemmeldi. Usulca gülümsedim.

Uzun zamandır ses gelmediği için arkamı döndüm. Tayfum, Sevim, Sinem ve Can beni izliyordu. Hepsi tepkisizdi ama Can'da bıyık altından gülümsüyordu. Gözleri duygu doluydu.

Duygusallıktan vazgeçip yanlarına döndüm. Nereye gittiğimizi öğrenememiştim hala. Ama çokta takmıyordum. Çünkü buradaki herkesin o derin bakışlarını gördüğümden beri onlara sebepsizce güven duyuyordum.

Bu biraz duygusaldı. Bakışları, davranışları ve bana karşı tutumları. Ve bunlar kesinlikle benim hoşuma gidiyordu. İnsanların bana bu kadar yoğun davranması kendimi özel hissettiriyordu.

Sert bir rüzgar darbesi saçımı sola doğru savurdu. Kahverengi saçlarım rüzgarla dalgalanırken Can'ın yanına çöktüm.

Ejderha çok iriydi. Gövdesi birkaç zengin Sunset Valley* ailesi alacak kadar genişti. Ama kesinlikle bundan şikayetçi değildim. Bu ejderhanın sırtında kanattan kanata koşmak, bulutlar üstünde ilerlemek gibiydi. O kadar kire rağmen pürüssüz bir derisi vardı sürtünme yok denecek kadar azdı. Koşarken bir kez olsun fren yapamazsam şimdiye gökten düşmüştüm.

Allah'tan hızlı koşamıyordum henüz. Dikişlerim yüzünden.

Yine de tüm olanlar, bütün bunları garipsemediğimi açıklamıyor. Yani, normal bir insan olarak ejderhanın sırtında uçuyorsanız, çıldırmaz mısınız?

Ama bütün bunlar değişik bir içgüdüyle normal geliyordu. Sanki hergün karşılaşılabilirmişiz gibi geliyordu.

Bunun delirdiğimi sorgulamamı sağlayan yanım dışında bir konuda işe yarıyorsa özgürlük hissini kuvvetlendirmesiydi.

Bir düşünsenize ; Bir ejderhanın sırtında uçuyorsunuz. Sorgulamıyor, garipsemiyorsunuz. Kafanız çok rahat ve bu özgürlük hissini dibine kadar yaşıyorsunuz. Rüzgar sürekli olarak tatlı bir esişle yüzünüzü yalıyor. Ne kadar harika, değil mi?

Can kolunu ensemin etrafından dolaştırarak ona uzak omzuma koydu. Hafif bir baskıyla da başımı omzuna yaslamamı sağladı.

Kısacası şu klişe esneme hareketinin esnemesiz ve bir ağbi edasıyla yapılış şekli.

Ona zorluk çıkarmadan bulunduğum yere iyice kuruldum. Can'ın endişeli ağbi tavırlarını çok seviyordum. Çünkü bunun sağladığı kendine özgü bir rahatlık vardı. Korunduğumu, Can etrafımda olduğu sürece kimsenin bana zarar veremeyeceğini düşünüyordum. Çünkü bu duyguyu yaşatıyordu bana. Çünkü bana kayıp kız kardeşiymişim gibi davranıyordu.

Can çenesini başıma koydu. Derin bir soluk aldım. Böylesi çok rahattı.

"Nereye gittiğimizi biliyor musun?"

"Hayır." diye cevapladım iyice mayışmanın etkisiyle.

"Merak ediyor musun?" Başımı iki yana salladım. Bu sefer alnımda bir çift dudağın sıcaklığını hissettim. Artık uyuma noktasına gelmiştim. Görüşüm bulanmaya sesler uğuldamaya dönüştü.

Kulağıma vakum yapılıyormuş gibi hissediyordum. Uyku beni iyice kollarına almadan önce Can'ın son sorusunu işittim.

"Neden peki?"

"Nedensiz yere size güveniyorum çünkü."

***

Bum. Bum. Ve bir tane daha. Bum.

Genç Büyücü -Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin