Part 30 : DAMB

144 11 3
                                    

"Hey, prenses! Uyansana!"

Hafifçe sarsıldığımı hissetmemle gözlerim panikle açıldı. Minibüsteki beş erkek başımda toplanmış beni sarsıyordu. Kız ise kapının oradan bana baygın bakışlar atıyordu.

"Geldik. Eğer arabada uyumayı sürdürmek istemiyorsan aracı çekip, sizden şüphe etmelerine yer bırakmak istemiyoruz. Şimdi in hadi!"

"Hey, dur! Kendim inebilirim!" dememe rağmen tınlanmamış ve kolumdan tutulduğum gibi aracın dışına fırlatılmıştım. Yere inerkende dengemi sağlayamadığımı fark ettiğimde "Allah hepinizin belasını versin lan!" diye bağırdım. Ancak sanırım bedduamın pek yararı olmamıştı çünkü yeri öpmekten kurtulamamıştım.

"On gün boyunca her seferinde böyle geçineceksek bence birbirimizden uzak duralım."

"Aman eksik olma..." diye mırıldandım bana dehşetle bakan kıza karşı.

"Eee,şimdi ne yapıyoruz patron?" diye sordum. Doğrulduktan sonra toz toprak içinde kaldığını fark ettiğim pantolonumu silkmeye başladım. Kız dudaklarının arasına sorundan sonra bir sigara yerleştirmişti.

Şimdi fark ettimde çevremdeki hemen hemen herkes sigara içiyordu.

Gerçi kıyafetleriyle bile salaşlığını ve özgür ruhunu ortaya koyan bir kızdan sigara içmemesini beklemek aptallık olurdu sanırım. "Binaya girmemiz lazım. Fazla benim etrafında dolanma ve kendine arkadaşlar edin. Güvenilir ve rahat bir ortam kur kendine. On gün boyunca yapman gereken tek şey normal bir insan gibi davranmak. Anladın mı?"

Şaşkınlıkla sakladım başımı. Eğer irissiz gözlerden ve abi olduğunu iddia eden bir takıntılıdan kurtulup normal bir insan gibi yaşayacağımı bilseydim koşa koşa bu görevin gönüllüleri tablosuna atlardım.

"Bu arada seni içeride bilgilendirecekler ama benim de hatırlatmamda fayda var. X-Ray'den geçtikten sonra sana bir form verecekler. Formu dikkatlice doldur. O bilgilere göre sana bir üyelik kartı verilecek. Kendini bile kaybet, ama ne yaparsan yap o kartı kaybetme! O kart bugün seni planın ilk aşamasına, onuncu günün sonlarına doğru da buralardaki son aşamaya taşayacak."

Ellerini ceplerine yerleştirdikten sonra bana döndü. "Bundan sonra dikkatli ol. Eğer bir kişiye bile patronla ilgili bir şey ötersen bu sonun olur. Unutma. Dikkatli ol."

Kız omzuna vurarak arkamda ilerlemeye devam edince kızın olduğu yöne doğru yüzünü döndüm. Ve dönmemle bir şok dalgası vücudumu hakimiyeti altına almıştı. Camla kaplı gökdelen yapıtı, otopark dışında bomboş olan kum saha boyunca yükseliyor ve yakınlardaki en yüksek bina oluşuyla da göz kamaştırıyordu.

Demek on günümü geçireceğim mekan burasıydı.

Merakla kavrulan nedenini dindirmek için adımların binanın girişine yönelmişti. Şu anda beş yaşında, merakla her şeyin peşinde koşturan küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum kesinlikle.

Dışarıdaki yaz sıcaklığının aksine klimalı serin ortam kesinlikle rahatlatıcı gelmişti. Gözlerimi ileriye dikerken koridorun genişleyip, beş X-Ray cihazıyla kapandığını fark ettim. Ve elbette her cihazın ardında üniformalı beş kişi dikiliyordu.

Kendimi bir an casus filmlerindeki binayı patlatmaya hazırlanan casus kız gibi hissettim. Gerçi durumum bunun bayağı benzeriydi.

Yanımda çanta olmadığı için eşya koyma seferlerinden uzaklaşarak direk cihazlardan geçtim. Tam makinanın dışına ilk adımımı atmıştım ki makina ardımdan örmeye başladı.

Hadi canım, diye düşündüm. X-Ray cihazı aslında zihin okuma ve ya amaç belirleme makinası gibi bir şey miydi?

"Bayan lütfen kımıldamayın." diyen görevli anında yanımda bitivermişti. Elindeki ufak dikdörtgenler prizmasına benzeyen cihazı üstüme doğru salladı. Sonrada gülümseyerek kenara çekildi. "Herhalde ayakkabınızdaki taşlardan dolayı öttü. Buyrun devam edin. Eğer ihtiyacınız olursa ileride binanın altmış beş katını gösteren bina planı kitapçıkları mevcut. Kitapçıklıklar aynı zamanda üyelik ve danışma ofisinin yanında. Lütfen keyfinize bakın." Şapkasının ucunu hafifçe eğdikten sonra "İyi günler." dedi ve X-Ray cihazının yanındaki yerine döndü.

Genç Büyücü -Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin