1.Bölüm'den önceki kayıp hikaye...
Ve bu bölümü sabırla bekleyenlere...
"Ne dedin, ne dedin?" diye hayretle elimdeki telefonu sehbaya bıraktım. "Kızım sağır mısın?" Sevim'in hayretle sorduğu soruya karşılık olarak sınıftaymışız gibi işaret parmağımı havaya kaldırdım. "Annemlerde bundan şüphelendiği için haftaya hastaneye yatırılıyorum. Başıma da bağlıyorlar bir kulak, burun boğazcıyı."
"Oha, sen ciddi misin? Bunu niye şimdi söylüyorsun? Ya ben nasıl halledeceğim birkaç günden kısa sürede bunu ya..."
Tek kaşımı kaldırarak Sevim'e bakmaya başladım. "Senin için yatmam değil de programın mı sorun?"
Sevim gülümsedi ve yanıma gelip yanağımı sıkmaya başladı. "Tabii ki o değil canım arkadaşım. Sadece yaz bitmeden önce de beraber son bir etkinlik yapalım istedim."
"İyi de yazın bitmesi bir şey değiştirmiyor ki. Nasılsa kışında beraberiz." diyerek omuz silktim. Cevabım Sevim'i sinirlendirmiş olmalı ki tüm ağırlığıyla karşıma çöktü. Kaşlarını çatmış yüzüme bakıyordu. "Siz devam edeceksiniz."
Tam "Ha." diyerek şaşkınlıkla yüzüne baktığımda elleriyle yüzünü kapattı. "Annem Enes olayını öğrendi. Bu yıllık okul değiştirmek zorundayım." Meselenin açıklığa kavuştuğunu fark edince ellerini yüzünden çekti. "Bu yüzden o kıl yatılı okula gitmeden önce tayfamla son bir güzel anı edineyim istedim. Çok şey mi istedim!"
Kollarımı Sevim'e dolayarak konuşmaya başladım. "Sanırım bu erkekler kışa tek başlarına devam edecekler. Ben hastanedeyim, sen yatılı okuldasın. Ortalığı fazla dağıtmasalar bari." İkimizde kıkırdayarak konuşmayı sonlandırdığımızda Bora'nın sesi odayı doldurdu. "Kim ortalığı fazla dağıtmayacakmış, neler oluyor?"
Sevim'le beraber bakışlarımı kapıya çevirdik. Can, Bora, Tayfun ve Tayfun'un ondan dört ay küçük üvey kardeşi kapıda torbalarla dikiliyorlardı. Aras ve Tayfun aynı babadan ama farklı annelerdendi. Bildiğim kadarıyla Tayfun'un annesinin, babasının metresi olması gerekiyordu. Tayfun'un aksine ise Aras evli olan çiftin çocuğuydu. Annesi onun doğumundan kısa bir süre sonra Tayfun'u ve annesini öğrenerek ölüyordu. Öğrendiğinde deniz kenarındaki otoyoldan eve dönüyormuş ve haberi aldığında evlilikleri her ne kadar zoraki olsa da sinir krizine girerek tüm ağırlığını gaz pedalına vermiş. Limandaki küçük bir aileye de çarparak sonunu getirmiş.
İşin kötü yanı haberi veren kişinin, Tayfun olmasıymış. Tayfun bu yaptığından hiç pişmanlık duymadı. Onun için Aras ve annesi aile mutluluklarını yok eden etmendi. Tabii ki olaylar ondan sonra duruldu ve Tayfun'un babası metres ilişkisini evliliğe dönüştürdü. Ancak Aras'ın velayeti babanın üstüne kaldığından dolayı evde sinir küpü gibi gezinen bir çocuk mutluluğa hiç yardımcı olmuyordu. Tayfun'un annesi için Tayfun'da, Aras'da eşitti.
Aras; Tayfun'un annesinden de, babasından da ve Tayfun'dan da nefret ediyordu. Gelgelelim bu etkenlere rağmen nasıl bizimle takılıyordu. Bora ve benim sayemde.
Aras geçen sene, velayetini dava yoluyla teyzesine aldırmadan önce Devrim ve çetesine çatmıştı. Aslında bilerek çatmıştı. "Nasıl olsa gidiyorum, bana bundan sonra bir şey yapamaz ya." diye düşünmüştü. Ancak sonuç; bir köşede bebek gibi ağlayan Aras ve onun üstüne giden çete olmuştu.
Bora'yla o gün okula beraber gidiyorduk ve bahçede küçük bir insan topluluğuna rastladık. Bora kavgaya gelemeyen bir insan olduğu için kavga edenlere karşı pek sabrı yoktu. O hikayenin kötü çocuğu olduğu kadar da iyi çocuğuydu. Hatta ikizler burcu olduğu için pek çok kez dengesizliğini görmüş ve söylemiş olabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Büyücü -Ara Verildi-
FantasíaUnutulmuş bir zamanın, unutulmuş savaşı dönmek üzere. Büyücülerin bu savaşta şansı yok. Ellerinden gelen tek şey ölümlerini beklemek. Peki, bu karanlıkta bir umut ışığı doğarsa ne olur? Hafızasını kaybederek çevresindekilere acı çektiren bu kızın sa...