"Her şey çok küçükken başladı. Sen daha yeni doğmuştun. Ben ortaokulu bitirmek üzereydim. Sürekli seninle oyunlar oynardım. Arkadaşlarımla bile takılmazdım. İnanır mısın? Sen o aralar herkesten önemliydin benim için." Derin bir nefes aldı. Gerçekleri dilinden dışarı çıkartmak genç adamı zorlamış, yıllarca içinde tuttuğu acıyı ilk defa birisine göstermeye hazırlanıyordu.
"Sen benim için bir hediye aynı zamanda kahramandın çünkü. Sen doğana kadar." derken cümlenin sonuna doğru sesinin kısıldığını fark etti. "Sen doğana kadar annemle babam her gün, her saat kavga ediyorlardı. Kavgaları çok şiddetli oluyordu. Etrafı yıkıp döküyor, sesleri tüm gün sürüyordu. Sonra bir ara kavgalar durakladı. Annem ve babam da durgunlaştı. Ama daha fazla gülümsemeye başladılar. Bağırışlar azaldı. Sonra senin geleceğin haberini aldık."
Genç adamın dudaklarının kenarları hafifçe kıvrıldı. "Çok sevinmiştim. İnsanlarla hiçbir şekilde geçinemiyordum. Tek çocuktum. Ailem desen durumları belliydi. Ama sen, belki de tek dostum olacaktın."
Derin bir nefes daha aldı. Ciğerleri şimdiden tükenmişti. "Annemler gençken bir sözleşme imzalamışlar. Annemin normalde çocuk sahibi olmaması gerekiyormuş. Ama bir anda ben olunca, büyücüler şehrinden kaçmak zorunda kalmışlar. Babamla. Annem, babamı pek tanımıyormuş. Onlarınki tek gecelik bir ilişkiymiş."
"Annemin imzaladığı anlaşmanın ucu da bu yüzden babama dokunmuş. Kavgaları hep bu yüzden olmuş. 14 yıl boyunca babamın anneme dediği en uzun cümle "Hayatımı çaldın sen!" olmuş."
Ellerini yüzünde kavuşturdu. "Annemin gizlenme çabaları bir işe yaramadı. Dedim ya sana bir ara durgunlaştılar diye. Babam anneme "Baştan başlayalım." demiş. Barışmışlar. Sen doğduktan sonra, hatırlıyorum o günü. Babam erkenden evden çıkmıştı. Neden diye sorduğumda işi olduğunu söylemişti. Yalandı. Koca bir yalan. O gün bizi büyücüler konseyine ele vermişti. Gizlendiğimiz yeri. Bir kanun kaçağının yerini söyleyen ne denli bir ödül alır tahmin ediyor musun?"
"O gün ben "Kardeşimi almayın! Annemi almayın!" diye çığlık atarken o keyifle yeni evinde yaşamaya başlamıştı. Ben yetimhanenin soğuk duvarları arasında karanlıktan korkarken, o karanlığı kendi lehine bir eğlenceye dönüştürmüştü. O benim acı çektiğim her saniye, iki katı kadar eğlenmişti."
Sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi genç adam. "Beni de yetimhaneye verdiler. On beş yaşıma yeni girecektim. On beş!"
"En kötüsü bu değildi ama. En kötüsü, seni ondan beş yıl sonra bulduğumda ruhen çökmüş olmandı. Sen gönderildiğin yetimhanede yaşına karşın çok kötü şiddet görüyordun. Bunu sana ispatlayabilirim. Kalçasının sol üst köşesinde bir "B" harfi olmalı. Yetimhanenin psikopat müdürünün adı Buket'ti ve üstünde iz bırakmak istemişti. Ben eminim, doğduğun öyle bir iz yoktu kalçanın sol üstünde."
"Beş yıl sonra, sen beş yaşındayken sana kendimi tanıtmıştım. Seni oradan götüreceğimi söylediğinde..." Burnunu çekti. Yıllar sonra ağlamanın acısı onu içten içe bitap düşürüyordu. "Bana, bana öyle bir baktın ki. Sanki vücudundan çekilen ruhun geri geldi. Gözlerin parlamaya başladı. Bana sanki kahramanına bakar gibi baktın. Bu normalde. Ama o parlayışlar öyle acı doluydu ki..."
"Sonuç olarak çıkardım seni oradan. Bir fabrikaya kadar kaçabildik. Fabrikada polisler bulmuştu bizi ama ben seni onlardan kurtarabilirdim. Benim içinse her şey çok geçti. On sekizime girmiştim. Ve devletin kamusal bir binasından henüz reşit olmamış bir çocuk kaçırmıştım. O yüzden seni de peşimden kaçmalı kovalamacalı hayata sürükleyemezdim. Seni orada bir kolinin altına sakladım. Üstünde koruma büyüsünü denedim. Bu on beş yaşına kadar seni koruyacak bir büyüydü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Büyücü -Ara Verildi-
FantasíaUnutulmuş bir zamanın, unutulmuş savaşı dönmek üzere. Büyücülerin bu savaşta şansı yok. Ellerinden gelen tek şey ölümlerini beklemek. Peki, bu karanlıkta bir umut ışığı doğarsa ne olur? Hafızasını kaybederek çevresindekilere acı çektiren bu kızın sa...