"Sadece...94...Gün..."
"Güller bitiyor küçük kız, günler gibi..."
Kulağıma fısıldanan lanet sözler ile gözlerimi açıp çadırın tavanına baktım. Şimdi o küçük kız seni...
Öleceğim artık kesindi. Bu oyunun aslında bir oyun olmadığını da kanıtlıyordu kararmış güller. Zaman neden bu kadar hızlı akıyordu? Dünya benden kurtulmayı bu kadar çok mu istiyordu?
Uzandığım yerden kalktım ve çadırdan dışarı çıktım. Ayağımın ucuna gelen şey ile etrafa bakınsam bile X abiyi görememiştim. Omuz silkip eğildim ve yerdeki kutuyu açtığımda içerisinde konserve bezelye olduğunu görmek resmen mutluluktan gözlerimi yaşarttı.Açlık çok fena. Buraya geldiğimden beri armut, tavşan yemek psikolojimi iyice bozmuştu.
Bezelyeyi bitirdikten sonra elimin tersiyle ağzımı silip ayağa kalktım. X abi neredeydi cidden?
Sırt üstü kilimin üzerine uzandım ve sonrasında ağrıyan bedenim ile yüzümü buruşturdum. En azından biraz kendime vakit ayırabilirim.
Önce bağdaş kurup oturdum ve kollarımı ensettim. Sağa sola yatırıp bedenimi iyice gerdikten sonra belimi açmak adına ellerimi yere koydum ve kalçamı dışarı doğru çıkararak gerindim.
"Off, nasıl da tutulmuş..."
Hemen ayağa kalkıp bacağımı gerdim ve en son bacaklarımı açarak oturdum yere. Ellerimi ayak uçlarıma uzatıp gerinirken birkaç hışırtı duydum.
"Geldin mi?" dediğimde elindeki odunları her zaman ateş yaktığı yerin kenarına koydu.
"Doydun mu?" dediğinde yerdeki boş konserveye bakıp gülümsedim.
"Midem küçüldü sanırım. Direkt doydum." diyerek ayağa kalktım ve ateş yakışını büyük bir dikkatle izlemeye başladım. Benim yüzümden maske takıyor oluşu birazcık kötü hissettiriyordu. Ama ne zaman yüzünü görsem bayılıyordum. Travma gibi bir şeydi benim için.
"Sana bir şey diyeceğim. "diyerek ellerimi ovuşturdum. "Bu Çin Çan Çonlar beni neden öldürmek istedi?" dediğimde çakmağıyla tutuşturduğu otları odunların altına ittirirken bana kısa bir bakış attı.
"Yine jetten atladım masalı mı?" dediğinde gözlerimi sonuna kadar açtım.
"Ne masalı? Ne masalı?" dedim şaşkınca. "Allah aşkına X, saksıyı çalıştırsana bi' ya." Yumruk yaptığım elimi kendi kafama vurdum. Yemiyor onun kafasına dokunmak...
"Ben bu ormana nasıl gelebilirim başka türlü?" dedikten sonra işaret parmağımı gökyüzüne tuttum. "Çin'e ödül almaya gidiyordum. Oradan Los Angeles'a geçip bir konserde konuk olarak yer alacaktım. Ama jete bindikten sonra beni öldürmeye çalıştılar. Ne kadar korktum bir bilsen. Şerefsiz Çin Çan Çonlar..." dedim en son tükürürcesine.
"Seni öldürmek istediler?" dediğinde başımı salladım. "Neden?"
Göz devirip tutuşan odunlara baktım. "Sen ...hakaret etmek istemiyorum...ben de sana soruyorum. Kolumdaki saati çıkarmaya falan çalıştılar. " dedikten sonra gözlerim bir an montuma kaydı. " Bekle birinin bıçağını aldım." diyerek montumu alıp içinden değişik bıçağı çıkarttım. "Bak bu."
Elimdeki bıçağı alıp dikkatle incelerken keskin bir nefes verdi.
"Karambit." dediğinde anlamayarak yüzüne yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan İle Anlaşma
Fantasy-KORKU YOK- ŞİMDİ HEM WATTPAD HEM DE TÜM KİTAPÇILARDA Aşk# 1 / 14.05.2021 Romantizm#1 / 21.05.2021 Bilimkurgu#2 / 03.06.2023 "NOT: Kurgumuz Ritim Sanat Yayınları tarafından basılmıştır. https://rit...