61. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

6.7K 1K 247
                                    

    "Sadece...32...Gün..."

     "İnsanlar çok kaba olabiliyor küçük kız, çünkü kendilerinin hiçbir vasfı yok."

     Araba eski bir inşaat alanında durduğunda gergince etrafa baktım.

     "Mimi burası pek tekin bir yere benzemiyor." dediğimde ekranda bir gülücük çıktı.

     "İstersen geri dönebiliriz." dediğinde başımı iki yana salladım.

    "Hayır, geri dönmeyeceğim. Lui yardım edeceğini söyledi. Yardım etmeli." diyerek arabanın kapısını açtım ve sırt çantamı sol omzuma atıp başımı geriye yatırdım.

    Ben güçlüyüm...ben güçlüyüm...ben güçlüyüm...

    Adımlarım kendimden emin bir hâldeyken hızlıca içeri girdiğimde Lui'nin ateş etmesiyle patlayan bir camın sesi dizlerimin üzerine çöküp ellerimle başımı kapatmama sebep oldu.

    Çığlık atmış, sürüne sürüne uzaklaşmaya çalıştığım sıra biri ensemden tutup beni durdu. Kendimi ileri ittirip kurtulmaya çalışınca kalkıp beni durdurmuştu.

     "Where are you going?"(Nereye gidiyorsun?) diyen Lui ile sımsıkı yumduğum gözlerimi açıp omzumun üstünden geriye baktım.

     "Guess?"(tahmin et?) dediğimde gülerek yanıma diz çöktü ve gözlerimin içine baktı.

    "Do you want to use gun?"( Silah kullanmak ister misin dediğinde gözlerim kocaman açıldı.

   Heyecanla çömeldiğim yerden hızla ayağa kalkıp başımı salladım.

    "Yeeeeaahh!"(eveeet!)

     Gülerek eğildiği yerden kalkıp elindeki silahın bir yerlerini kurcaladı.

    "I knew it. You are really dangers."(biliyordum. Sen gerçekten tehlikelisi."

    Belki de tehlikeli olmaya zorlanmıştım. Dünya tehlikeliydi ve hayatta kalmak istiyorsan, özellikle de bir kadınsan, sen daha tehlikeli olmak zorundaydın.

     Elime tutuşturduğu silahı sol elimle tutup karşıdaki maden suyu şişesine doğrulttum.

     Gez, göz...neyi bu ya?

     Kaşlarımı çatarak ateş ettiğimde silah öyle bir geri tepti ki az daha mermiden çok daha uzağa fırlayacaktım.

    Lui telaşla yanıma geldi.

     "You should use right hand."( sağ elini kullanmalısın.) diyerek ellerimi açıp da silahı sağ elime tutuşturduğunda acıyan kolum yüzünde sessizce inceledim. Kısık sesimi duymuş, kaşlarını çatarak yüzüme bakmıştı.

    "What happened?"(Ne oldu?) dediğinde başımı iki yana salladım.

     Sadece iyileşmesi gereken birkaç ezik ve morluk. Artık küçük bıçak yaraları canımı acıtmıyordu. Kabuk bağlamışlar ve tamamen kapanmışlardı. Morluklar ve eziklerin hareket ettikçe oluşturduğu acı vardı.

     "Nothing."(hiçbir şey.) diyerek geçiştirmek istediğimde beni takmadan kıyafetimin kolunu sıyırıp morluklar ve yara kabukları içinde olan koluma baktı.

     "What the f*ck is that!?"(Bu **kik şey de ne?!) diyerek elimi nazikçe tutup etrafa baktı.

    "Don't be mad."(Delirme.) dedim kolumu çekmeye çalışarak.

     "Move."(yürü.) diyerek elini omzuma koydu ve beni bir yere götürmeye başladı.

     Bir tuğlanın üzerine oturttuktan sonra ellerini omuzlarıma koymuş, yüzüme doğru eğilip gözlerimin içine bakmıştı.

Şeytan İle Anlaşma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin