"Sadece...90...Gün..."
"Herkes ölür küçük kız; güller gibi, günler gibi..."
Karalar bağlamış ifadem ile serçe parmağımdaki güllerin hepsinin siyah oluşuna baktım.
Vay be...
Endonezya'nın balta girmemiş ormanlarında öleceğim günleri sayıyorum. Hiç kimseye nasip olmaz böyle bir ölüm.
Vay be...
Kilimin üzerinde bağdaş kurmuşken koşarak gelen X ile kaşlarım havaya kalktı. Bu adam neden hep siyah bir savaşçı gibi giyiniyor. Üstelik bu sıcakta?
Terlemiyor mu?
"Hoşgeld--" Sözüm bitmeden etraftaki eşyaları toplamaya başlayınca yerimden merakla doğruldum.
"Acele et, yağmur geliyor." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Yağmur mu?" demem ile sanki bir haçlı ordusu atlarını dehlemişcesine gelen ses ile korkuyla gözlerim sonuna kadar açıldı. Etraftaki şeyleri aceleyle çadırın içine atarken X kilimi yerden kaldırıyordu.
"Bunun yağmur olduğuna emin misin?" diyerek çantaları da küçük çadırın köşesine atmıştım ki bir anda bastıran deli yağmur ile kendimi de zar zor içeri attım. Peşim sıra içeri giren X ile zar zor yutkundum.
Bu küçücük çadıra hiç aynı anda girmemiştik.Eşyaları içeri soktuğumuzdan dolayı daha da küçülmüştü sanki çadır. Bağdaş kurarak sırtımı çadıra getirdiğimde elini boynuna attı. Islanmış maskesini çıkarmak adına hamle yaptığında başımı eğdim.
"Çıkarmam gerek." dedi seslice.
"Önemli değil. Çıkar, ben başımı eğerim. "
Birkaç saniye sonra ıslak maske kenara konulunca ensemi kaşıdım.
"Yağmur yağdığına emin misin, gök yarılıyor gibi?" dediğimde elini ayaklarına attı ve botlarını çıkarmaya başladı.
"Buranın yağmuru böyle."
Tek kaşım havaya kalkarken sinsice etrafa bakındım.
"Gemi falan yok mu? Ben burdan Çin'e gitsem?" dediğimde birkaç saniye sessizlik oluşunca alt dudağımı yalayıp tek gözümü kapattım ve başımı kaldırdım.
Has....
Her şeyiyle bu yüz o yüz.
"Gemi ile buradan Çin'e gidebileceğini nereden biliyorsun?" dediğinde yutkundum.
Tamam, eğer saatin bir siber silah olduğunu öğrenirse onu benden almaya çalışabilir ve ben de genç yaşımda kolsuz kalabilirim. Üstelik bir ajan yada bordo bereli ise gizli bilgiler yüzünden ağzımı yüzümü bağlayıp okyanusa bir şişe gibi atabilir?
Türk askeri Türk vatandaşına böyle şeyler yapmaz! Yapamaz...dediğim sıra çatık kaşlarıyla üzerime doğru gelince elimi gözüme koydum.
Kalbim ağzımda atıyordu resmen. Diğer elimi kaldırdım ve yaklaşmaması için aramıza koydum.
"Yaklaşma! Bayılmak istemiyorum." dedim. "Hem ne demek gemi ile Çin'e gidebileceğini nereden biliyorum?" iki üç öksürüp derince nefes aldım. "Ülkenin yarıdan çoğu denizlerle kaplı, atlarım bir gemiye tın tın tın giderim, zenginim ben!" dediğimde gelen garip ses ile gözümün üstündeki elimi çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan İle Anlaşma
Fantasi-KORKU YOK- ŞİMDİ HEM WATTPAD HEM DE TÜM KİTAPÇILARDA Aşk# 1 / 14.05.2021 Romantizm#1 / 21.05.2021 Bilimkurgu#2 / 03.06.2023 "NOT: Kurgumuz Ritim Sanat Yayınları tarafından basılmıştır. https://rit...