25. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

8.2K 1K 408
                                    

    "Sadece...75...Gün..."

    "Yak, duman alsın ruhun..."

     Salonun ortasında sağa sola koşarken etrafta kimsenin olmayışı kaşlarımı çatmama sebep oldu. Herkes cidden gitmiş miydi yani?

    Yüzüm asıldı önce... Biraz sağ doğru yürüdüm, biraz sola doğru yürüdüm. Başımı kaldırdım, evin ihtişamlı avizelerine baktım. Sonrasında ise kocaman sırıttım.

    "Yaşasın!" çığlık ata ata sağa sola koşup her yeri kurcalamaya başlamayı dört gözle bekliyordum!

     Önce, neredeyse her duvara asılmış olan, tabloları tek tek inceledim. Ormanın ortasına kim böyle görkemli bir ev yapar ve içini böyle sanatsal bir şekilde dizayn ederdi ki?

    "Kesin benim gibi bir deli."

      Merdivenlere, kenar da köşede duran heykelciklere baktım uzun uzun. Çok ilginç şeyler vardı. Bazıları ata benziyordu, bazıları hem ata hem aslana... Kimin çılgın hayal gücüydü bu?

     En son ellerimi belime yerleştirip, küçük çekingen bir kız çocuğu gibi, salına salına ahşap piyanoya yürüdüm. Sanki şık olduğum çocuğa, kur yapıyormuş gibi, başımı eğimiştim  ve salına salına gitmiştim yanına. Parmaklarımı üstünde gezdirmiş, huzurla nefes çekmiştim içime.

    "Selam bebek..."  dedim seksi bir ses ile. "... tanışalım mı?" dedikten hemen sonra sapık bir erkek gibi bir anda sandalyeyi çekip oturdum ve ellerimi üzerinde gezdirdim. "Korkma...sen de zevk alacaksın..."

    Birkaç tuşa bastıktan sonra ellerim yılların alışkanlığı ile gezdi notalarda...

   "Her ayrılık zor, bin yıldır söyler dururum..."

    Başımı geriye atıp gözlerimi kapattım.

    "Öğrenmiyor kalp, görüldüğü üzre durumum..." Parmaklarımı nazikçe tuşların üzerinde gezdirip gülümsedim.

    "İnsan biraz olsun akıllanmaz mı? Büyümez mi er geç?"

      Devasa evin yüksek tavanı nedeniyle akustik bir hava vardı ortamda. Piyano sesi sanki tüm evin içerisinde geziniyordu.

    "Yanardağ gibi için için sönmez mi, bu sinsi ateş?"

     Gözlerimi açıp tuşlara basarken ayağımı ritme uygun vurdum.

    "Vay, yine mi keder? Ama artık yeter...yine kapıda kara geceler..."

  "Vay, çileli başım ortasında kışın, iyice beter..."

     Son birkaç tuşa daha bastığım sıra gözlerim giriş kapısının omzunu kirişe yaslamış olan Güray ile kesişti.

   Göz göze geldiğimizde doğrulmuş, gülümseyerek alkışlamıştı.

     "Şimdi gerçekten ünlü olduğuna inanıyorum." dediğinde ellerimi uyuşukca tuşların üzerinden çektim.

    "Büyük yatağımı, küçük odamı, gitarımı, dans etmeyi, her sabah içtiğim portakal suyumu özleyeceğim aklıma gelmezdi." dedikten sonra gözlerimi gözlerine çevirdim. "Hatta, sinir bozucu topuklu ayakkabılarımı, dırdırcı menajerimi, asla susmayan makyözümü bile özledim. "

   Ellerimi saçlarıma atıp pembe uçlarına baktı.

   "Umarım birkaç ay daha saçlarımın rengi akıp gitmez." dediğimde gülerek yanıma geldi.

    "Endonezya'da Türk parasının kur farkı nedeniyle daha değerli olduğunu biliyor muydun?" dediğinde tek kaşımı havaya kaldırdım.

    "Ne?"

Şeytan İle Anlaşma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin