24. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

8.2K 1.1K 158
                                    

     "Sadece...76...Gün..."
  
    "Alışmak zor olmalı, gününü aydınlatan güneş sana ölümünü hatırlatmalı..."

      Yataktan kalkmış, elimi yüzümü yıkamış ve kapımın önüne gelmiştim. Çıkmadan önce bir kez daha esnedim. Kapıyı açtığım sıra alnıma gelmek üzere olan yumruk ile refleksen geri çekildim.

      "Günaydın." dedi Güray sırıtarak.

      "Günaydın." dediğim sıra koridordan geçen Yiğit ile göz göze geldik. Tam ona da günaydın diyecekken ellerini ceplerine sokmuş, yüz çevirip gitmişti.

     Şaşkınca arkasından baktım.

     "Tersinden mi kalktı?" dediğimde Güray kafasını eğip giden Yiğit'e baktı.
 
     "Ozan mı?" demişti merakla. İkinci isminin verdiği garip hisle kaşlarımı çatarken o gülümsedi. "Her zamanki hâli. Pek konuşmaz, pek gülmez, sessiz biri. Belki de takım lideri olduğundan dolayıdır." diyerek omuz silktiğinde sırıtarak yüzüne baktım.

    "Hop, ağzından bir bilgi daha çaldım."

    Güray kaşlarını çatarak geri çekildiğinde yüzündeki dumura uğramış ifade gülmeme sebep oldu.

     "Cidden çaldın..."

       Pembe saçlarımı geriye atıp yan bir bakış attım.

     "Ne sandın?"

     Gülerek merdivenleri inerken Mahmut da bize katılmış ve muhabbetimize ortak olmuştu.

     "Kahvaltı hazır!"

    Mutfaktan gelen bağırış ile ellerimi çırpıp heyecanla masaya koştum. Kapı girişinde önüme bakmadığımdan dolayı birinin taş gibi sırtına kafayı gömmüş, sonrasından ise geri düşmüştüm.

    Kıçım yere çarpmadan önce bir çift kol belime sarılmış ve hızlıca yukarıya kaldırmıştı. Panikle açılan gözlerim önce beni kurtaran Polat'ın yeşil gözlerine kaymış, sonrasında ise arkasını dönüp bana bakan Yiğit'e...

     "Sırtında amma sertmiş." dedim Polat'ın ellerini tutup belimden çekerken. "İnsana mı çarptık duvara mı belli değil." diyerek saçımı başımı düzeltip Polat'a baktım. "Teşekkür ederim. " dediğimde başını sallayıp masaya gitmişti.

     Yiğit yan bir bakış atıp masaya oturduğunda koşarak yanına gittim ve hemen yanındaki sandalyeye oturdum.

      Koray çayları doldururken Onur ekmekleri bölmüş, dağıtyordu.

     Hevesle çayımı elime alıp yudumladım.

     "Seninle bir şey konuşmamız gerek." dedi Yiğit birden bire.

     Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Son zamanlarda yüzündeki bu memnuniyetsiz ifade de neyin nesiydi. Zaten hep memnuniyetsizdi ama son zamanlarda daha da gözüme sokuyordu.
 
     "Tabii." dedim ben de ters bir şekilde.

     "Bizim bildiğin gibi burada bir işimiz var. Ama seni tek de bırakamayız." dediğinde dönüp göz ucuyla diğerlerine baktım.

      Hayat karma karışıktı. Yolları karışıktı, kararları karışıktı, karşımıza çıkarttığı insanlar karışıktı. Gelmeyi aklımın ucundan bile geçirmediğim bir ülkede bazı insalara sorun bile çıkartacak kadar karışıktı.

      "Yarattığım sorun için özür dilerim. " dediğimde ilk kez şaşırmış gibi dönüp bana baktı.

     Alışmıştı tabii; şımarık, kibirli hallerime.  Böyle birden özür dilemem şaşırtmış olmalıydı.

Şeytan İle Anlaşma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin