38. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

7.8K 1K 361
                                    

    "Sadece...57...Gün..."
 
    "İnsan sadece bir kez severmiş Mina. Çünkü ikincisinde bilirmiş... Kalbinin değerini kendisinden başka bilemez..."

       Gözlerimi etrafta gezdirdim. Ayaklarım sallanıyor, ağırlık vermemek için kendimi zorluyordum. Acaba çok mu ağırdım? Yok canım, onca efordan sonra iki üç kilo daha vermiş olmam lazım.

     "Sıkı tutun." diyen Yiğit ile gözlerimi kırpıştırıp alt dudağımı ısırdım. İstemiyorsam ne olacak?

     Onun sözüne karşın ellerimi gevşettiğimi fark etmiş olacak ki bir anda dönüp beni yere atacakmış gibi bir hareket yaptı. Kıçımın değeri çok büyük olduğundan hızla kollarımı boynuna doladım. Bacaklarımı sıkıca kavrayıp sırtında biraz daha yukarı çıkarttı.

    "Ne kadar kaldı?" dediğimde sinirli bir gülüş ile sordu.

    "Ne o? Yoruldun mu?"

    Alay ettiğini bu kadar belli etmese olmaz mıydı?

     "Seni düşünen de kabahat." dediğimde bacalarımı sıkan eli ile yutkundum.

    "Beni düşünseydin bir sincabın peşine takılıp bizi böyle bir duruma düşmezdin." dedi.

     Tırnaklarımı omzuna batırıp kendimce tehdit ettim.

     "Nereden bileyim bir sincabın şerefsiz olabileceğini?" dediğimde gülerek sırtındaki zavallı beni, matador niyetine, salladı. Düşmemek için sıkıca sarıldım. En azından kendisinin boğa olduğunun farkındaydı...

     "Bir de suçu zavallı sincaba mı atıyorsun?" dediğinde gözlerim kocaman açıldı.

     "Sana yemin edebilirim ki o asla , ama asla, zavallı bir sincap değildi!" diyerek öfkeyle bağırdım. "O tam bir şerefsiz! Pislik! " diye bağırdım ağaç dallarına doğru.

   
     "Sincabın mı yoksa Çinlilerin mi daha şerefsiz olduğunu öğrenmek istiyorsan daha da bağırmalısın." dediği an ağzımı kapatmıştım. Küçük bir kız çocuğunun saklanışı gibi, eğilip çenemi Yiğit'in omzuna koydum ve sol profilini izlemeye başladım.

     "Korktun mu?" dediğinde çenemi omzuna sürterek başımı iki yana salladım.

     "Hayır." dedim kendimden emin bir şekilde.

    Yüzünü görmediğimi düşündüğünden mi ne? Yüzünde çarpık bir gülüş vardı.

    "Ondan mı sustun?" derken sırtında biraz yukarı çıkarttı beni.

    "Korkmuyorum." dedim inatla.

    Dudaklarının üstünde gezdirdi dilini ve dikkatle etrafa baktı. Yolun sonunda bizi Polat ve Kayra bekliyor olmalıydı.

    "Neden?"

     Gülümseyerek biraz öne eğildim. Ne tepki vereceğini merak ediyordum çünkü.

   "Beni korursun çünkü."

    Adımları yavaşlarken başını bana çevirme gafletinde bulunmuştu. Onca yol beni taşıdığından aldığı derin ve sık nefeslerden birkaçı yüzüme vurdu. Gözlerimi şaşkınca kapatıp açtım. Kahverengi gözlerindeki o sıcak bakış içimi garip bir hisle doldurdu.

    Mimi, birkaç garip ses çıkarttı. Elimi boynundan çekip alırken geri çekilmeye çalıştım.   Kalbim, lütfen yapma. Lütfen saçmalama.

     O hızlı adımlarla yola devam ederken sessizce yolu izliyordum.  Konuşmaya cesaret edemiyordum. Onun da konuşmak gibi bir çabası yoktu sanki.

Şeytan İle Anlaşma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin