'Gözyaşları yanlızca hapsedilmiş durumdayken korkunç acı verir.'
Stefen Zweig
Ulaş'ın getirdiği kutuya dalmış öyle bakınırken Ulaş içeriye girmişti. Meraklı bakışlarımı ona çevirerek bana gelişini izledim.
"Ulaş? İklim hanım-"
"Buradayım canım."
Kapıda beliren İklim hanımı görünce içim rahatlamıştı. Fakat içeriye gelmiyordu.
"Gelsenize İklim hanım."
"Yok canım siz baş başa kalın benim eve uğramam lazım zaten."
"Peki."
İklim hanım gider gitmez Ulaş yanıma oturup dudağıma minik bir öpücük bıraktı. Parmakları yanağımda dolanırken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp gülümsedi.
"Uykunu alabildin değil mi?"
"Aldım da İklim hanımla ne konuştunuz?"
"Hiç öyle neden geldiğini sordum o da seninle tanışmak istediğini söyledi."
"Bu kadar mı?"
"Evet güzelim."
"Eminsin?"
Sırıtarak başını eğdiğinde üstü dikkatimi çekti. Giyindiği gri takım elbisesinin içine siyah gömlekle uydurmuştu.
"Eminim."
Onu izlediğimi görünce utandırmak için tek kaşını kaldırdı.
"Hayran olduğunu biliyordum da beni böyle izlemen daha da hoşuma gitti."
Omzuna hafif vurarak güldüm.
"Tabi aman ne hayranlık. O kutuda ne var çok merak ettim."
"O kutu mu? Hediye almıştım sana bir saniye."
Yanımdan kalkıp masaya indirdiği kutuyu alarak tekrar yanıma oturdu.
"Beğenir misin bilemedim."
"İçindekine bağlı."
Kutuyu dizlerimin üstüne indirip kendini toparladı. Bu hareketi beni biraz daha heyecanlandırmıştı. Usulca kutunun kapağını açıp içindekine baktım. İki tane pamuk şeker ve ortasında küçük siyah bir kutu daha vardı. Bakışlarımı Ulaş'a çevirip göz kırptım.
Omuz silkerek kutuyu işret edince küçük kutuyu alıp içini açtım. Gördüğüm şeyle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Ortasında kelebek desenli pembe ve minik bir şekilde olan kolyeyi parmaklarımın arasına aldım. O kadar güzel duruyordu ki pembe taşları parlıyordu.
"Beğendin mi?" dedi korkarak. Bakışlarımı oma çevirip gülerek başımı salladım.
"Bu... Çok güzel Ulaş."
"Gerçekten beğendin mi?"
"Ba-yıl-dım." dedim gülüşlerimin arasında.
Aldığım en güzel hediye olabilirdi. Kolyeyi elimden alıp ince zincirini açtı.
"O zaman takayım mı?"
"Olur!"
Usulca sağ elini belime dolayıp doğrulttu beni. Oturduğu yerden kalkıp kolyemi taktı. Altında kalan saçlarımı çıkartıp bir anda yanağımdan öpünce kahkaha attım.
Boynumdaki kolyeye dokunarak dolu gözlerle ona baktım. Bu sefer mutluluktan ağlıyordum. Boğulmak üzere olduğum okyanusunda beni güldürmeyi başarmıştı. Serumlu olan elimi kımıldatmadan diğer kolumu boynuna sardım. Sanki bunu bekliyormuş gibi canımı yakmamaya çalışarak ellerini beline dolayıp boynuma minik bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Teen FictionTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~