'Seçmek değil de seçilmek özellikle de aynı keseye konulduğun kişiyle yan yana durmak çok ağır.'
'Hayır!' diye haykıran o seslerle gözlerimi açıp korkarak yanıma baktım. Bade korkudan tir tir titriyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Onu vurmamış boş ateş etmişti.
"Ona sakın dokunma!" dedi Ulaş. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmek in hazırlanırken ona döndüm. Gözlerindeki korkuyu çok net görebiliyordum. O Bade için korkuyordu bense umrunda bile değildim.
"Onu tıpkı az önceki gibi öldürmek istemiştim. Fakat yapamadım neden biliyor musunuz? Babamdan korkuyordum. Eğer birini öldürürsem olmayan adaletin vereceği cezadan değil beni yaşamım boyunca eziyete sürükleyecek babamdan korkuyordum. Bu yüzden onu öldürerek değil de altımda inlerken canını yakarak becerdim!"
"Kapat çeneni!" dedim sonunda. Bu kadar ileri gitmesi çok utanç vericiydi ve birinin buna son vermesi gerekiyordu.
Eser sözlerime karşılık bana bir bakış atıp gülümsemişti.
"İki gün sonra ise kocası dur yanlış söyledim. Abisinin kardeşi ama yeni kocası olan Ulaş Çakırcı beni aradı."
Elindeki telefonu kulağına yerleştirip onun taklidini yapmaya başlamıştı.
" 'Seni öldüreceğim! Ama yaşarken bekle sen!' Dedi. Ne olduğunu anlamamıştım ama sonradan yeniden konuştu. 'Senin bana yaptığın gibi sevdiğinle vuracağım seni!' dedi."
Kullanıldığımı bir kez daha duymak canımı çok yakmıştı. Ulaş'ın gözlerine baktım acımı onun üzerine bırakmak istedim ama o hala Bade'ye bakıyordu. Zerre pişmanlık yoktu gözlerinde....
"Korktum, çünkü sevdiğim kadına zarar gelirse tutunacak başka bir dalım yoktu. O telefonun akşamında rapunzel ile aynı kutlamada olduğunu öğrendim ve bir baskın düzenledim."
Ulaş'a bakan gözlerimi kapatıp zoraki bir nefes aldım. O gece olanlar gözlerimin önüne geliyordu.
"Adamlarım içeriyr ateş açmıştı ama hedeflerinden bambaşka birini vurmuşlardı. Babam bildiğim adamı vurmuşlardı. Öğrendiğimde başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Fakat iş işten geçmişti. Ulaş Çakırcı bunu fırsat bilerek Emel'i kendine çekmiş ve aşık etmişti."
Bana dönüp pişman gözlerle önüme çöktü. Yüzümdeki saçları kulağımın arkasına sıkıştırıp sertçe yutkundu.
"Yemin ederim seni bu oyundan uzak tutmak için çok çabaladım ama sen reddettin."
Başımı sağa çevirip ellerini kendimden uzaklaştırmıştım. Bütün bu olayları en başından bilseydim asla onların oyununa girmezdim. Ama iş işten geçmiş ve büyük kandırılmıştım.
"Daha sonra..." diyerek ayaklandı ve dayım ile Ulaş'a döndü.
"Rapunzel aramızdaki konuşmayı duydu. En çok korktuğum şeyi yaptı ve benden nefret etti. Sebebi Ulaş'ken! Onunla olmaya devam edip benden nefret etti! Dayanamadım, onu kaçırdım. İkimizi de öldürüp onu daha fazla bu işgencenin içinde sürüklemek istemedim. Fakat olmadı ne o ne de ben öldüm..."
Yanaklarımdan süzülen yaşlar yere damlarken derin bir nefes alıp Ulaş'a baktım. Bu sefer bakışları bendeydi ama buz gibi bakıyordu.
"Rapunzel benden önce iyileşmiş ve Ulaş'tan ayrılmıştı. Ben ise tam bir buçuk sene bitki uykusunda kalmıştım. Uyandığımdaysa rapunzel beni tehdit etmişti. Sevdiğin kadının senden nefret edip seni öldürmek istemesi ne kadar acı bir şey biliyor musunuz lan!" diye haykırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Roman pour AdolescentsTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~