'Aşk hiç de sizin söylediğiniz basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir. O büsbütün, başka bizim tahmin edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilemediğimiz gibi nereye kaçıp gittiğini de bilemeyiz.'
Sabahattin Ali
"Arabanız hazır Emel hanım."
"Tamam çıkabilirsin."
Boy aynasından siyah takım elbiseme son kez baktım. Siyah stilettolarım pantolonum ve omuz askılı büstiyerimle çok uyumlu olmuştum. Saçlarımı ensemden at kuyruğu yaptırmış daha uyumlu olsun diye koyu bir makyaj yapmıştım.
Nil abla yatağın üstündeki siyah ceketimi getirip omuzlarıma attığında aynadan ona bakıp göz kırptım. Bana anlattığı şeyler o kadar önemliydi ki kim olduğumu hatırlatmıştı.
"Akşamki hazırlıklara başlandı mı?"
Nil abla başını sallayarak elindeki telefonumu bana vererek odadan çıktı.
"Efendim Merve?"
"Emel hanım Çakırcı holdinginin sahibi sizi bekliyor."
Söyledikleriyle birlikte kaşlarım çatıldı. Hala hangi yüzle karşıma çıkmaya cesaret ediyordu anlayamıyordum. Aynadan kendime bakarak çattığım kaşlarımı düzelttim.
"Söyleyin kendisine bugün çok doluyum. Yarınki toplantıdan sonra bütün iltibatlarımızı keseceğimiz hakkında da bilgi verin."
"Peki efendim."
Polislere haber vermediğime şükür etmesi gerekirken hala karşıma çıkıyordu. Beni soktuğu bu oyunun içinde paramparça ettiği yetmiyormuş gibi bir de hala canımı yakmaya çalışıyordu.
Şimdi bunu düşünecek vaktim yoktu. Asıl meselem birazdan başlayacaktı. Sakin adımlarla odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Nil ablaya söylediğim gibi yemek organizasyon şirketinden bir kaç kişi çağırtmış ve hazırlıklara başlamıştı.
Vakit kaybetmeden evden çıkıp hazırlattığım arabaya binip şoföre gitmesi gereken adresi söyledim. Bu gece ilk savaşımı başlatacaktım. Telefonum tekrardan çalmaya başlayınca bu sefer arayanın o kadın olmamasını diledim. Kim olduğuna bakmadan telefonu açıp cevap verdim.
"Efendim?"
"Uzattığım eli itmek ne demek Emel?"
"Bir katilin elini tutmaktansa ölmeyi tercih ederim daha iyi Ulaş Çakırcı."
Telefonun diğer ucundan gürültülü bir ses geldiğinde gülümsedim. Etrafı yıkıp bana bağırıyordu. Ben daha hiç bir şey yapmamıştım. Hiç bir şey...
"Neredesin! Yerini söyle! Söyle ki yanına geldiğimde böyle konuşabiliyor musun!"
"Senden korktuğumu mu sanıyorsun Ulaş Çakırcı? Adresi vermeyi çok isterdim ama senden daha mühim bir işim var. Şimdi beni oyalama ve bir daha sakın arama."
Tam konuşacakken telefonu yüzüne kapatıp arabayı çeken şoföre baktım.
"Sen burada kal. Diğerleri benimle gelecek."
"Peki efendim."
Arabadan inip hemen arkama geçen iki kormama baktım. Daha sonra da geldiğim yere...
Ben Emel Karahan'dım. Çektiğiniz oyunu bozup sizi o oyunun içinde boğacaktım. Evden koşar adımlarla çıkam kıza gülümseyerek baktım.
Sahra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
أدب المراهقينTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~