'Mutluluk, insanın sevdiği kişiye yakın olmasıdır yalnızca.'
Orhan Pamuk
Üstümdekileri çıkartıp çöpe attıktan sonra topladığım saçımı açıp elimi yüzümü yıkadım. En son ne zaman makyaj yaptığımı bile hatırlamıyordum.
Odadan çıkıp güçlü görünmeye çalışarak korumalarla birlikte çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Doktorun odası babamın odasının hemen çaprazındaydı.
Önünden geçmek üzereyken kapı açıldı. Hemen ardından da Ulaş çıktı. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırarak ona bakarken o benim aksime çatık kaşlarla arkamdaki korumalara bakıyordu.
"Ulaş? Senin burada ne işin var?"
"Asıl senin burada ne işim var güzelim?"
Korumaların yanında bana hitap ediş şekli biraz germişti. Yüzüme dökülen saçları kulağımın arkasına sıkıştırıp arkama döndüm.
"Siz çıkın ben birazdan geliyorum."
"Peki efendim."
Korumalar gider gitmez tek kaşımı kaldırıp soru sorarcasına karanlığı andıran gözlerine baktım.
"Ulaş korumaların yanında neden güzelim diyorsun?"
Cevap vermek yerine ellerini belime dolayıp duvar ile arasına aldı. Şaşkınlık ve korkuyla etrafa bakındım. Saat geç olduğu için kimse yoktu.
"Ulaş ne yapıyorsun biri görecek."
"Görsünler, hepsi benim olduğunu görsün."
Sözleri her ne kadar hoşuma gitse de burada yapılacak şey değildi. Gözlerini tamamen dudaklarıma odaklamış o ciddiyetini yumuşatmıştı.
"Burada olmaz."
Onu kendimden ayırıp üstümü düzelttim. Babamın olduğu bu katta onunla sarmaş dolaş olmak hoşuma gitmiyordu.
Yüzündeki o sırıtmayı bir an bile silmeden gömleğinin yakasını düzeltip elini uzattı. Başımı ne var anlamında sallayarak gözlerine baktım.
"Elimi uzatıyorum Emel tutsana."
Etrafa göz gezdirip tekrar eline baktım.
"Burada mı?"
Sabredemeden elimi tutup cevap verdi.
"Evet burada güzelim burada."
Peşinden götürürken ben hala etrafa bakıyordum. Yerin kulağı vardı her an magazinciler çıkıp saçma haberler yayabilirdi. Dışarıya çıktığımız anda korumalar bizi el ele görünce yanımıza gelmek istediler.
Fakat onların önüne de Ulaş'ın adamları geçmişti.
"Ulaş."
Bana dönüp sakin ol dercesine gözlerini kapatıp açtı. Daha sonra adamlara dönüp diğer eliyle dur işareti yaptı.
"Sakin olum beyler. Emel kendi isteğiyle benimle geliyor."
"Ulaş-"
"Bir saniye güzelim bir saniye."
Beni susturup kendi arabasına doğru götürmeye başladı. Sözde bugün babamın yanında kalacaktım. Kapımı açıp binmemi işaret edince elini bırakıo yüzüne bakmadan arabaya bindim.
Kapımı kapatıp koşar adımlarla kendi yerine geçip arabayı çalıştırdı. Kollarımı birbirine bağlayıp önüme baktım. Bu yaptığı çok yanlıştı biri görse hemen habercilere yetiştirirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Roman pour AdolescentsTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~