8 BÖLÜM

5.8K 260 42
                                    

'Çocuk olsam yeniden; Bir tek düştüğüm zaman acısa içim. Ve kalbim, çok koştuğum zaman çarpsa sadece.'

Cemal Süreya



Kirli sakallı orta yaşlarda bir adamdı. Fakat gözlerindeki o acımasızlığı görebiliyordum. Yapacağım tek hareketle beni öldürebilirdi. Hızlı hızlı nefes alıp verirken başımı sallayıp korkuyla gözlerine baktım.

"Güzel şimdi benimle geliyorsun hiç kimseye hiç bie şey belli etmeden arka çıkıştan gideceğiz anladın mı beni?"

"Hıhı."

Elini ağzımdan çekip kolumu sertçe yakaladı. Öldüreceklerdi beni. Babam gibi kurban edeceklerdi. Lavabodan önce beni çıkartıp belime gizliden silahı dayadığında nefesini tutarak titrek adımlarımı atmaya başladım.

Birinin bizi görüp yakalaması için içimden dualar ederken alt kata inen merdivenlere doğru yöneltti beni.

"B-Bunu neden yapıyorsunuz?"

"Kes sesini ve yürü."

Belimdeki silahı öyle sert bastırıyordu ki canımın acısını bile belli edemiyordum. İkinci merdivene yöneldiğimde aşağıda bizi bekleyen tonla adamı gördüm. Önlerinde de Ulaş Çakırcı'yı...

"Bir yere mi gidiyordunuz?"

Adam Ulaş Çakırcı'yı görür görmez belime bastırdığu silahı şafağıma dayayarak kolunu boğazına geçirdi. Sonunda içimdeki o korku dolu çığlığu atarak adamın kolunu tuttum.

"Sakın yaklaşmayın yoksa bu sürtüğü gebertirim!"

"Lütfen bırak beni! Ben size ne yaptım!"

Ulaş Çakırcı'nın siyah gözleri öfkeden koyulaşmaya başladığında işlerin iyice kızıştığını fark ettim. Ortada ölüm ile dip dibe olan ben iken Ulaş Çakırcı umursamadan belinden çıkardığı silahı arkamdaki adamın üstüne doğru sıktı.

Silah kulaklarımın dibinde patlamıştı. Sağ kulağım deli gibi çınlarken adam kolunu boynumdan çekip yere yığıldı. Kulağım öylesine çınlıyordu ki dengede durmakta zorlanıyordum.

"Seni adi orospu çocuğu!"

Ulaş Çakırcı adama küfürler savurarak merdivenleri üçerli beşerli çıkarken hastanedeki insanlar çığlık çığlığa kaçışıyordu. Kulağımdaki çınlama bütün sesleri bastırırken korkudan titreyen dizlerim artık pes edercesine kendini bıraktı.

Gözlerim gidiyordu. Nefesim daralıyor artık dayanamıyordum. Düşmeden önce iki el belimi kavrayıp beni kendine çektiğinde çınlamayı bastıran o gür sesi duyabildim.

"Şoka girdi! Biri yardım etsin lan!"

....

"Sen kimsin de Emel'i kurtarıyorsun lan!"

"Bana bir daha sesini yükseltirsen o ses tellerini kendi ellerimle sökerim."

"Eser kızım bu haldeyken lütfen daha fazla zorluk çıkarma."

Bağırışmaların arasında gözlerimi sonunda açabilmiştim. O kadar yorgun hissediyordum ki her an tekrardan kendimi bırakabilirdim. Ulaş Çakırcı'nın önünde iki adam Eser'i tutarken annem hemen yanımda onları izliyordu.

Güçsüz ve halsiz elimi usulca anneme uzatıp soğuktan buz tutmuş elini tuttum. Anında bana dönmüş kan çanağı gözleriyle yanıma oturmuştu.

"Emel kızım!"

"Anne..."

"Sana bir şey oldu diye çok korktum. Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?"

PANZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin