12 BÖLÜM

5.3K 215 15
                                    

'Yanıt hep ona ihtiyaç duyuluğunda gelmez akla, çoğu kez beklemek verebilecek tek yanıttır.'

José Saramago 

O adamları nasıl atlatıp kaçabilmiştik. Ya da nasıl buraya kadar gelebilmiştim zerre anlamamıştım. Bakışlarımı büyük sade evde gezdirirken istemsizce ellerimle kollarımı sıvazlıyordum.

Çünkü korkuyordum...

Çünkü tanımadığım bir adamın evindeydim...

Çünkü savunmasızdım...

Ensemde sıcak bir nefes hissettiğimde yerimden sıçradım.

"Üşüyor musun?"

Olduğum yere çakılmıştım. Ne başımı çevirip oma bakabiliyordum. Ne de uzaklaşmak için adım atabiliyordum. Korku tamamen bütün bedenimi esir almış durumdaydı.

"H-Hayır." diyebildim sadece.

Omuzlarıma büyük bir ceket atıldığında sonunda başımı çevirip ona bakabilmiştim. Gözlerinde bu zamana kadar gördüğüm o keskin ve öldürücü bakışlae yoktu. Tamamen yumuşak ve sakin bakıyordu.

"Korkuyor musun?"

Aramızda milimler oynuyordu. Ensemde yaptığım topuz dağılmış yüzüme perçemler düşmüştü. Gözlerine bakmayı bırakıp başımı eğdim.

"İş yerimde tam başıma silah dayanmış ölümle yan yana gezerken tanımadığım bir adamın beni kurtarıp hiç bilmediğim bir eve getirmesinden bahsediyorsan korkuyorum."

Parmaklarıyle yüzüme düşen saçlarımı usulca kulağımın arkasına sıkıştırıp parmak uçlarını narince tenimde gezdirdi.

"Ben yanındayken asla korkma. Çünkü bu karşında duran adam saçının teline bile zarar vermelerine izin vermez."

Ellerimi karnımın üstünde birleştirip parmaklarımla oynarken yutkunup gözlerimi bakışlarına çevirdim.

"Neden beni öldürmek istiyorlar? Yani bir sebebi vardır. Siz biliyor musunuz?"

"Bunu şimdi konuşmayalım. Çok yorgun görünüyorsun. Biraz dinlen."

"Sürekli beni geçiştirip duruyorsunuz. Benim canım tehlikedeyken bilöece gibi oradan oraya sürüklüyorsunuz. Şimdi de dinlenmemi istiyorsunuz. Bakın farkında mısınız bilmiyorum ama sizi tanımıyorum. Tanımadığım bir adamın evinde elim kolum bağlı bekliyorum...."

Omuzlarıma attığı ceketi tek hamlede üstümden atıp başımı olumsuz anlamda salladım.

"Boşversenize... Kime ne anlattığımı da bilmiyorum."

Gri köşe takımı koltukların birine koyduğum çantama doğru bir hırsla ilerlemeye başladım.

"Eser'i arayıp bu karmaşadan kurtulacağım."

Telefonumu çıkartıp ekrarnını açtım. Tam numarasını tuşlayacakken telefonumu elimden çekip öfkeden deliye dönmüş bakışlarıyla yere fırlattı.

Küçük bir çığlık atarak geriye çekildim. Telefonum yerde paramparça olmuştu. En kötüsü de onu çok sinirlendirmiştim. Bakışları deliye dönmüştü. Önüne dökülen saçlarını geriye atıp gömleğinin yakasını düzeltti.

"Telefon kullanmak şu anlık yasak."

Kaşlarım çatılırken bakışlarındaki öfkenin aksine ses tonunun gayet sakin olması beni şaşırtmıştı. Kendine hakim olamayıp gömleğinin bir kaç düğmesini açarak öfkeyle nefes verdi.

PANZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin