'Büyük savaşlar korkak kalplerde yaşamaz.'
Bir buçuk senede değişen tek şey ben değildim. Odamı yeni baştan kurmuştum, şarap kırmızısı duvarım haricinde her yeri siyah yapmıştım. Siyah bende ayrı bir şey ifade ediyordu. Yapacağım başarıları ve kuracağım yeni adaleti simgeliyordu. Şarap kırmızısı ise bu süreçte dökülecek kanları gösteriyordu.
Siyah crop elbisemin askılarını düzeltip siyah saçlarımı düzleştirmiştim. Kuaföre gidecek vaktim kalmamıştı bu nedenle kendim yapmıştım. Sade bir makyajla çok şık görünüyordum. Bileğimde babamın bana hediyesi olan beyaz önünde inci bileklik elimde siyah kutu çanta vardı.
Siyah stilettolarımı giyindikten sonra aynadan kendime son kez bakıp odamdan çıktım. Bu gece başarımı, yeniden başlayan savaşımı ve babamın müjdesini kutlayacaktık. Merdivenleri inerken karşıma çıkan sarışın bir kızla duraksadım.
Beni görür görmez hemen başını eğmiş ve selam vermişti.
"Merhaba Emel hanım şey ben annemi bir kaç günlüğüne ziyarete gelmiştim. Sürpriz yaptığım için haberiniz yoktu bu nedenle size de haber vermek istemiştim." dedi. Kızı baştan aşağıya süzdüm bu Nil ablanın en küçük kızı Sena'ydı.
"Sana da merhaba Sena. Gelmene sevindim ama önceden haberim olsaydı daha iyi olurdu."
Karşımda eli ayağına dolanmış başını önüne eğmiş sessiz kalmıştı. Benden bu kadar çekinmesine gerek yoktu.
"Ben özür dilerim." dedi çekingen bir ses tonuyla. Vereceğim tepkiden korkuyordu ama aksine gülümseyerek omzuna dokundum.
"Utanmana gerek yok canım bir hafta annenin yanında kalabilirsin ama fazlası olmaz."
Hemen başını sallamıştı. Annesi ile bir senedir görüşmüyordu ve bunun farkındaydım. Eğer düşmanlarım olmasaydı dilediğince kalmasına izin verirdim ama bir haftadan fazlası onun canınu tehlikeye atıyordu. Başka bir şey söylemeden yanından geçip kapıya doğru ilerledim.
"Emel hanım kabanınızı vereyim ben size."
Nil ablanın sesiyle yüzümdeki gülümsemeyi hafif sildim.
"Kabana gerek yok hava sıcak. Dayım nerede henüz gelmedi mi?"
Nil abla elindeki kabanı kollarının arasına alıp başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır henüz gelmedi."
Başımı sallayıp merdivenlerde bizi izleyen Sena'ya baktım.
"Kızın gelmiş istiyorsan onunla biraz vakit geçir. Ben geç gelirim ayriyetten bir şey hazırlamana gerek yok."
"Tamam çok teşekkür ederim Emel hanım."
İzin verdiğim ve bir tepki göstermediğim için sevinmiş görünüyordu. Yanımdan geçip kızının yanına giderken bir kez daha seslendim.
"Ama evin dışına çıkmayın. Bir şey gerekirse kapıda adamlar var onlara söyleyin."
İkisi de başını sallayıp mutfağa girince arkalarından gülümsedim. Nil abla aileden biri gibiydi ve ona ya da çocuklarına gelecek en ufak bir zarar beni fazlasıyla etkilerdi. Düşüncelerimin arasında açılan kapıdan alele acele giren dayıma döndüm.
"Gecikmedim değil mi?" dedi ceketinin düğmesini açarken.
"Hayır gecikmedin ben arabada seni bekliyor olacağım. Sen de hemen hazırlan dayı fazla bekletme."
Omzuma dokunup gülümseyerek koşar adım yukarıya çıkarken dışarıya çıkıp araca doğru ilerledim. Şoför kapımı açmış gelmemi beklerken evin kapısında bekleyen adamlara gelmelerini işaret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Ficțiune adolescențiTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~