'Küçük görünen piyonlar her zaman büyük oynar.'
Başımdan aşağıya kaynar sular dökülürken ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Belli ki evin yandığı görünce ona geleceğimi biliyordu. Bunu fırsat bilerek adamlarını göndermiş ve takip ettirerek Sena'yı aldırmıştı.
Eser'in uyandığını öğrendiğimde Sahra'yı almıştım çünkü elimde bir ip olmalıydı. Her ihtimale karşı elimde bir ip olmasını istemiştim.
"İşte bu kan davasını başlatan başrolümüz de geldi."
Eser arkamdan gelen sese karşı gülerek ellerini iki yana açmıştı. Dayım ne yapmamız gerektiğine dair gözlerimin içine bakarken yavaşça arkamı dönüp gelen kişiye baktım. Ulaş elinde silahla nefes nefese bir bana bir Eser'e bakıyordu.
"Seni görmeyeli uzun zaman oldu Ulaş. Ne kadardı bir saniye..." diyerek elini çenesinin altına koyup düşünmüş gibi rol yapmıştı.
"Hatırladım!" dedi elini şıkalatarak. "Bir buçuk sene olmuştu."
"Seni bu sefer ben öldüreceğim!"
Ulaş bir hırsla söylenerek tetiği çekmiş ve üstüne doğru gitmeye başlamıştı. Onu az da olsa tanıyordum ve bunu yapardı. Eser'e yaklaşmasına bir adım kala koşar adımlarla gidip aralarına girdim. Ulaş'ın çatılı kaşları daha da çatılırken silah tutan eli titremeye başlamıştı.
"Yapamazsın." dedim boğuk bir sesle. Sözlerimi sanki duymuyormuş gibi tetiğe bastırmaya başlamıştı.
"Benim üstümde bir hükmün var mı sanıyorsun Emel Karahan?"
Ses tonundaki o soğukkanlılığı ve kini hissetmiştim. Benden nefret etmesine hak veriyordum ama şu an olmazdı. Eğer o tetiğe basarsa Sena ölürdü.
"Eğer o tetiğe basarsan Bade de Sena da ölür. Beni dinle ve indir o silahı."
Konuşmakta zorlanıyordum çünkü korkuyordum. Ondan ya da arkamdakinden değil Sena'nın ölmesinden korkuyordum.
"Emel çekil aralarından! Onlar kendi savaşlarını kendi aralarında halletsinler biz gidelim!"
"Hayır dayı! Eğer bu tetiğe basılırsa o bomba patlar ve Sena'yı kaybederiz!"
Ulaş söylediklerimi duyar duymaz kaskatı kesilmişti. Anlımın üstünde duran o silaha karşı ısrarla gözlerine bakarak yutkundum.
"Ayrılmanıza üzüldüm-"
"Kes sesini!" diyerek Eser'i susturdum. Sesi bile Ulaş'ı kışkırtmaya yetiyordu. Anlımdaki silah usul usul inerken nefes nefese onu izlemeye devam ettim.
"Benimle karşı karşıya gelmeye korktuğun için mi Bade'yi aldın?"
Eser Ulaş'ın sözlerine bir kahkaha patlatıp arkamdan çekilirken yüzüme düşen saçları geriye itip ona döndüm.
"Senden neden korkayım Ulaş Çakırcı? Hatta seninle olan bu davayı da kapatmıştım ama Emel yeniden bir oyun teklif etti. Bende kabul ettim Sahra'ya karşı Sena ve Bade bence güzel bir anlaşma."
Ulaş'ın bakışları anında beni bulmuştu. Gözlerindeki o öfke beni izlerken bile öldürecek duruma getirebiliyordu.
"Canını bağışladığım için benimle olan düşmanlığını bitirdin sen. Bu kadının yeniden başlattığı oyuna beni neden dahil ediyorsun?"
Ulaş'ın bu sözleri beni öfkelendirmişti. Gözlerinin içine inanamayarak baktım. İki seneye yakındır ikisi arasında olan o pis düşmanlık benim aileme sıçradığı için ben şu an bu durumdaydım. Hangi hakla bütün suçu bana yüklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Novela JuvenilTesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? ~Sabahattin Ali~ ~02.02.2021~