6.Bölüm: Bana anlattığın aşkı yaşıyor başka bir ten, hiç durmamış gibi koş yeniden...
Yataktan kalkıp dolabıma yöneldim. Üzerime siyah pantolon ve aynı renk bir kazak giydim. Ceketimi de giydikten sonra şarjdaki telefonumu çıkarıp anneme mesaj attım.
"Benim dışarıda biraz işim var, merak etmeyin."
Telefonu cebime atıp ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitledikten sonra hızlı adımlarla sokağa çıktım. Ellerimi cebime atıp yeni dinlinmiş olan bacaklarımı biraz daha yoracağımdan habersiz sahil kenarına yürüdüm. Aklımda bazı sorunlar takılı kalmış sürekli dönerken başımı yukarıya kaldırmadan bu turuncu rengin sokaklarda bıraktığı rengi izledim. Uzun bir aradan sonra ilk olabilirdi benim için. Etrafımdaki sesleri dinlemeden sahile indim. Az denebilecek insan kalabalıklığı beni rahatsız etmemişti.
Banklardan birine oturup bakışlarımı görebileceğim son noktaya kadar kilitledim. Güneş batıyordu. Bir gün daha hayal kurarak geçti, onları gerçekleştirerek değil. Bu doğru benim canımı biraz olsa da acıtmıştı. Ama yarın vardı değil mi? Yine bir şans. Ve ben belki de yarın aynı bu şekilde buraya gelip kurduğum cümleleri ezberleyene kadar söyleyecektim. Farkındaydım yaptıklarımın ve muhtemelen yapacaklarımın. Ama yine de vazgeçmek için biraz erken olduğunu düşündüren yaşım ve hayallerimin ters oluşu buna engel oluyordu. Kendimi tanımak için on sekiz seneden daha fazlasına ihtiyacım vardı...
Karanlık tamamen yayılana kadar oturdum. Önümden onlarca insan hızla geçti. Ve hepsi birkaç saniyeliğine de olsa zihnime işlediğim görüntüye katıldılar. Farkında olmadan bir resme ortak oldular. Sonra gittiler ve ben bu resimde onları silmek için kocaman manzarayı harcamak zorunda kaldım. Bazen hayat da öyle değil midir? Biri gelir, önünüzden geçer. Sonra siz onu unutmak için hayatınızı harcarsınız. İnanın bana değmeyecek. Onları sadece bir hatıranıza gömün, geriye kalanlarda tek başınızaymış gibi anın. Böylesi kendinize yaptığınız haksızlığı azaltacaktır...
Banktan kalkıp eve doğru yürüdüm. Sabah erken kalkınca gün daha uzun geliyordu. Bu yüzden her sabah saat altıda kalkma kararı aldım. Uygulayabilir miydim bilemesem de kendimi buna alıştırsam belki ertelediğim şeyleri yapabilirdim.
Kapını önüne geldiğimde gördüğüm arabayla bizimkilerin eve geldiğini anlamıştım. Yüzümdeki üzüntüyü silmeye çalışarak içeriye girdim. Annem masayı kurmuş, ben hariç herkes yerini almıştı. Onlara selam verip üzerimdeki ceketi çıkardım. Sonra banyoya yöneldim. Elimi ve yüzümü yıkarken aklımdaki düşüncelerin de bu şekilde zamanla gideceğini düşünüp kendimi rahatlatmaya çalıştım. Banyodan çıkıp masaya yöneldim. Yerime oturduktan sonra keyfimi kaçıran konuları bir kenara bırakıp sırf ben mutlu olayım diye çabalayan aileme baktım. Kendimi üzmek belki de onlara yapacağım haksızlıktı. Buraya kadar gelmemde yardımcı olmuşlardı, ve ben onları gururlandırmalıydım.
Yaklaşık yarım saat sonra masayı toparlayıp oturma odasına geçtik. Televizyonda her zamanki dizimizi izlerken çay koymak için mutfağa yöneldim. Gerçekten bu terapi gibiydi. En azından insanı mutlu etmeye yetiyordu. Çay suyunu koyduktan sonra anneme söyleyip odama çıktım. Yapmam gereken zorlu bir ödev ve bunu kabul ettirmem için zaman gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...