15.Bölüm: Yalnız kalmak istemiyorken korkuyorsam kalabalıktan, geceyi ararken ağlayarak bekliyorsam güneşi, yağmurlarda dans etmeyi biliyorken kirpiklerime değen kar damlalarında seni anımsıyorsam söz ver bana. Başımı her omzuna koyduğumda, parmak uçların saçlarımla buluşacak...
07.00
Doğan güneşi gizleyen bulutlar dünkü karanlığın izlerini odamda tutmak istercesine belirirken doğrularak sırtımı yatak başlığına dayadım. Yarısı açık perdemden izleyebildiğim gökyüzü bugün çok güzel görünüyordu.
Yavaşça ayağa kalkıp banyoya ilerledim. Önce ellerimi ve yüzümü yıkadım, sonra dişlerimi fırçaladım. Saçlarım taramadığım için çok karışık görünüyordu. Çekmecedeki taraklardan birini alıp karışık saçlarımı taramak istedim. Sandığımdan daha zor olacaktı. Yaklaşık on dakikanın sonucunda saçlarımı taradım ama oluşan daha fazla kabarıklığı nasıl gidereceğim hakkında bir fikrim yoktu. Dün gece balkonda manzara izleyeceğim diyerek durduğum soğuk boğazımı ağrıtmıştı. Aslına bakılırsa çok ciddi olmadığı için ağrı kesiciyle bunu kamufle edebilirdim. Umursamadan banyodan çıkıp dolabıma doğru ilerledim. Turkuaz kazaklarımdan birini alıp siyah pantolonumla uyumlu olacağını düşündüm. Giyindikten sonra aynanın karşısında kendimi izledim. Güzel olmuştu, en azından kendimi tanıyabiliyordum.
Masama doğru ilerleyerek açık kalan çantamı kapattım. Kucağıma alıp odamdan çıktım. Oturma odasına doğru yavaşça yürüdüm. Hiçbir şeyden haberi olmayan aileme bu konuyu anlatacağım aklıma geldi. Kızacaklarını düşünmesem de önce haber vermediğim için kötü hissediyordum. Etrafa bakınıp kimsenin olmadığını anladığımda telefonumu çıkarıp gelen mesajlara baktım.
Annem: Erken çıkmamız gerekti, baban okula bırakamayacak. Sen de kahvaltı yapmadan çıkma akşam görüşürüz.
Aslında benim için iyi bir fırsat olmuştu. Olayı anlatabildiğim kadar mesajda yazdım.
"Tamam ama ben okulun ayarladığı geziye gideceğim. Yaklaşık iki gün yokum, size haber verecektim ama geç olduğu için uyumuşsunuzdur diye düşündüm. "
Gönderdikten saniyeler sonra aradı. Bu açıklamayla yetinmeyeceğine emindim ama anında dönüş yapacağını düşünmemiştim.
"Efendim anne?"
"Nereye gidiyorsun sen? Bizim neden haberimiz yok kızım?"
Haklı olduğunu bildiğim için sakince anlatmaya başladım. Aslına bakılırsa buna izin vermek zorunda bıraktığımı da biliyordu.
"Bütün sınıf gideceğiz zaten okulun ayarladığı bir yer ne kadar kötü olabilir ki?"
"Babana ben söylerim, sen gidince beni ara anlaştık mı?"
"Anlaştık, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Kapattıktan sonra elimdeki çantayı kapının yanına koyarak mutfağa ilerledim. İçimdeki heyecanı yok edemezdim. Bu hissi tutsak bir zamana saklayıp anı bozmak istemedim. Hala aklımda farklı senaryolar geçerken dolabı açıp küçük atıştırmalık aradım. Kararsızlığım mutlu zamanlarımda daha çok artardı. Bu yüzden sandviç malzemelerini çıkarıp hazırlamaya başladım. Şuan saatin kaç olduğundan haberim bile yoktu, ne kadar erken hazırlanırsam benim için o kadar iyi olacaktı. Bundan emin olarak masanın bir köşesinde hızla yemeye çalıştım. Ve başarılı da oldum. Çıkardığım malzemeleri tekrar dolaba yerleştirip telefonumu çıkardım. Henüz bildirim yoktu. Göktuğ'un mesaj sayfasında girerek en son ne zaman aktif olduğunu kontrol ettim. Sonra küçük de olsa bir adım atarak yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...