47.Bölüm: "Uyandığında yine izlersin yıldızları, söz veriyorum uyanana kadar saklayacağım onları."
Kaç dakika geçti bilmiyorum ama kamaşmış gözlerimi açıp arkama dönerek Utku hocanın yayına ilerledim. Ayaklarım dayanamayacağım kadar çok ağrıyordu ve bir saatim kalmıştı.
"Ben gidiyorum, iki saat sonra gelirim."
Cevap vermesini beklemeden kapıya yöneldim. Kendime gelmem gerekiyordu. Tüm olumsuzluklara karşı ayakta duramazsam gerçekten başarılı olabilir miydim? Sanmıyorum.
Kapıyı hızlıca kapatıp karanlığa geri döndüm. Karanlık dedim içimden, hissettir bana kendini...
Duvara tutunarak merdivenlere yöneldiğim sırada odanın kapısı açıldı. Utku hoca elindeki mumla birlikte yanıma yaklaşırken mumun sönmemesi için yavaş davranmaya çalışıyordu.
"Sizi yormak istemem, ben gider gelirim."
"Susarsan daha hızlı halledebiliriz."
Anlamıştı sanırım. Okulun çıkışına kadar konuşmadık. Arka kapıya yöneldiğimizde karnımda küçük bir kıpırtı ve ağrı hissettim. Dayanabileceğimi düşünsem de sıcak basmıştı. Ceketimi üzerimden çıkarıp derin nefesler almaya çalışsam da sanki ortamdaki hava bana yetmiyordu. Sanki dünyadaki tek insan bendim ve soluyabileceğim tek ağacı kesmiştim.
"Biraz bekler misiniz?" dedim nefes nefese kalmış bir şekilde.
Mumu yere bıraktıktan sonra ceketimi ellerimin arasından alıp mumun yanına koydu. "Okulu yakmayın sonra." dedim alayla bir şekilde. O da bana ayak uydurarak yanıtladı.
"İstersem yakarım."
Tek kaşımı kaldırıp bu tavrının onu gizemli gösterdiğini anlayarak gülümsedim.
"Aydınlatın karanlığı." dedim cesaret vermek ister gibi. Yaptığım şeyi anlamış olacak ki çamurlu saçlarıma dokunup kaşlarını çattı.
"İyi görünüyorsun, beklemeye gerek yok."
Mumu olduğu yerde bırakıp arabaya doğru ilerledi.
"Ciddiyim okul yanar, alalım bunu."
Duymamazlıktan gelerek arabanın kapısını açtı. Binene kadar beni bırakacağını düşünmemiştim ama açtığı camdan bakışını görünce hızlı adımlarla yanına ilerleyip arabaya bindim.
Tahminlerime göre yarım saat kalmıştı. Yetişebilirdim, umutsuz olmak istemedim. Utku hoca arabayı hızlandırıp caddeye çıktığında hastanenin adını verdim. Yine küçük bir bahane uyduracaktım.
"Küçük bir kaza geçirdiğimi söylemiştim size, kontrol."
İnanacağını düşünmüyordum, sadece fazla soru sormasını engellemek için yapmıştım. Neyse ki başarılı oldum.
Camı kapattığım için rüzgarı hissedemesem de sallanan ağaçları görüyordum. Şimdi uzun bir yolculukta olup başımı geriye yaslayarak uykuya daldığım günleri anımsamıştım. Ve bu kalbimdeki özlem duygusunu uyandırmıştı. Dikkat et, zihnimdeki demiyorum. Kalpten hissettiğin hep farklı, hep biraz daha yoğundur. Bazı şeyleri kalbimde hissediyorum.
Okul ve hastane arasındaki mesafenin az olduğunu düşünüyordum ama geçtiğimiz yollar on beş dakika sürmüştü. Ve biz henüz varamamıştık. Kırmızı ışıkta durduğunda ileriye bakmaya çalıştım. Işıklı bir alan görmek istedim. Böylece kendimi ikna edip içimdeki stresi azaltacaktım. Ama olmadı, karnımın ağrısı artmıştı. İki büklüm bir şekilde arabanın tekrar çalışmasını beklemiştim. O sırada fark etti. Yine de sormadı, sanki anlatmak istemediğimi biliyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...