10.Bölüm: Benim küçük ışıklarım aydınlatırsa kalbindeki karanlığı, bir umut saklıdır susmayan zihninin şarkılarında...
Ama yine de bunu umursamadan Göktuğ'a baktım.
Göktuğ kenara çekilerek benim geçmemi istedi. O sırada annesi olarak tahmin ettiğim kadının sesi duyuldu.
"Merhaba, ben Canan."
Zor da olsa elimi uzatıp onu karşılık vermek istedim.
"Merhaba, ben de Göktuğ'un okuldan arkadaşıyım. Ahenk."
Söyleyebileceğim tek açıklama buydu. Canan hanım önce Göktuğ'u süzdü, sonra dudaklarını aralayıp bugün fazlaca duyduğum o ismi söyledi.
"Oğlum, Ayda neden gelmedi?"
Göktuğ beklenmedik bir şekilde beni kolumdan tutup içeriye yönlendirirken annesine sadece bakış atmakla yetindi. Daha önce tanıştıklarına şaşırmamıştım. Salona gireceğimizi sanırken Göktuğ beni koridorun sonuna kendi odasına götürüyordu. Canan hanım arkamızdan gelmemişti. Odaya girdiğimde elimdeki çantayla ceketi masanın kenarına koydum. İçimde geçen cümleler beni esir alırken odayı incelemeyi unutmuştum. Bu manzaraya tanık olmaktan mutluluk duymuştum.
Derin nefesler alırken başımı kaldırdım. En sağ tarafta küçük bir kitaplık, onun yanında çalışma masası. Sol tarafta yatak ve gitarlar vardı. Duvarlara yaptığı raflarda madalyaları, onur belgeleri, küçük mumlar vardı. Özendiğimi söyleyebilirdim, tüm günü bu odanın içerisinde geçirebileceğimi düşünürken gözlerim Göktuğ'a kaydı. Benim bakışlarımı üzerinde hissettiğinde balkonun kapısını açtı. Yavaş adımlarla onun yanına giderken odaya dolan lavanta kokusu beni rahatlatmaya yetmişti. Balkona adımımı atar atmaz bedenimi saran ürperti kendime gelmemi sağlamıştı.
"Gel bakalım."
Elini bana doğru uzattı, tutmakta tereddüt etsem de düşünmeden hareket ediyordum. Elini tutup beni balkondan çatıya uzanan merdivene yönlendirdi. Sokak lambaları yanmaya başlamıştı. Merdivenlere yönelip çıktım. Göktuğ da beni takip etti. Gökyüzü mavileşirken güneşin son ışıkları ortak olmuştu. Ayın gölgesi belirmişti, birazdan yıldızlar görünecekti. Bu anı uzun zamandır net olarak görmezken içimdeki özlemi dışarıya vurmak istedim. Büyük olan terasta koltuklardan birine oturup öylece sustuk. Tek bir kelime çıkmadı dudaklarımızdan. Ben kendi halimde çırpınırken o beni izledi. Sonra dudaklarını araladı ve benim devam ettirmem için zihnindeki en güzel cümleyi kullandı. Benim için feda etti en güzel anlamları.
"Bir manzara vardı, gökyüzünde yıldızlar. Gece siyah olsa da daima ışık var. Saçlarında uçuşan rüzgarlar içinde bir parça hüzün, yağmurla oluşan bulutlarda kaldı gökyüzüm."
Bakışlarımı ona çevirip gülümsedim. Daha önce bana bu şekilde cümleler kuran bir insan olmamıştı. Kendimi durduramadan özel hissettim. Sonra büyük bir farkındalık yaşadım. Kendimde gördüğüm ışık, onun kalbinde de saklıydı. Biz benzerdik. Ve ben herkesten sakladığım ışığı onunla paylaşmaktan gurur duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...