40.Bölüm: Gece ve Deniz

213 55 21
                                    

40.Bölüm: "Sonra dudaklarını araladı ve bütün soğukluğuma güneşi yerleştirdi..."



Yaklaşık beş yıldır aklımda kurduğum kurguların sonucu olarak gölgeler görüyordum. Karanlığa daldığımda sanki zihnimle buluşuyordum.



Duygularımı kontrol altına almayı başarmıştım. Kimi seversem seveyim, kendi duygularımı kullanacağım için yıpranan ben olacaktım. Sevgili dostum, çığlıklarım minik fısıltılara döndü, ağlayışlarım yağmura karıştı. Geçen bir ayda bütün hayatıma ara vermiş gibi, zamanı durdurmuş gibi hissettim. Ama bu ara, beni biraz geriye attı.

 Savaş başlamıştı, ruhum kelimelerle dolduğunda onları bırakmak için bir deniz kıyısına varmalıydım. Ve artık olması gereken yerde, biraz daha umursamazım. İnanabiliyor musun? Pes etmek için koştuğum yol, beni zafere ulaştırdı...



1 Ay sonra...

Tam otuz gündür evden çıkmıyorum. Kendimi toparlamak için verdiğim süre gittikçe uzuyor. Aklımda kalan birkaç anıyı unutmaya çalışsam da başaramıyorum. Göktuğ'dan çok Evren'i hatırlıyorum. Beraber uyuduğumuz geceyi öyle bir kazımışım ki zihnime unutmak imkansız görünüyor.

Balkona ilerleyip avuçlarımda titreyen telefonu açtım. Galerimden gelen bildirime şaşırsam da yazıyı okuduğumda küçük bir gülümseme bıraktım.

"Bir yıl önce bugün." diyordu. Geçmişimi sadece kötü olarak adlandırdığım için muhtemelen kendime haksızlık ediyordum. Hatta ertelediğim şeyler yüzünden biraz daha çıkmaza düşüyordum. Kendimi olabildiği kadar kısıtladığım bu dünyada pişmanlıklarımla birlikte canımı yakan düşüncelerimden nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Ama en azından bir şey yapmalıydım.

Kararmaya başlayan havayı gördüğümde derin bir nefes aldım. Yavaşça kalkıp içeriye geçtim. Denize gitmek istiyordum, gecenin bir vakti izlemek yerine onunla bütünleşmek istiyordum. Bu kez isteklerimi göz ardı etmemeliydim.

Üzerimi değiştirmeden telefonumu komodinin üzerine bırakıp odamdan çıktım. Yavaş adımlarla etrafa bakınıp bizimkilerin nerede olduğunu kontrol etmeye çalıştım. Ortalarda görünmediklerini fark ettiğimde ses çıkarmamaya çalışarak kapıyı açtım. Kapatırken aklımdaki soruları durdurdum. Ve merdivenleri nasıl indiğimi bile hatırlamıyordum. Kendimi insanlar tarafından değersiz hissetmiştim. Bunu en yakınlarım bile yapmıştı. Nasıl anlatacağımı bilmediğim bir dönemin en uç noktasındaydım. Seçenekler bana zarar verebilirdi. Ve ben zararlı seçenekler seçecek kadar değişmiştim.

Sokaklarda başımı eğmek yerine insanların yüzerine bakmaya çalıştım. Amacım tek kötü düşünen ben olmadığımı anlayabilmekti. Ve bunu yapmak bile ruhumu acıtmıştı.

Tam sekiz sokak geçtim, onlarca insanla göz göze geldim ve bu benim için daha rahatsız ediciydi. Sanki onların gözlerinde ruhlarının attığı çığlıkları duyabiliyordum. Çok sessizdi ama kulaklarımı kapatma isteğim vardı...

Ulaştığım kumsal ayaklarımı içine çekiyordu. Bir senedir buraya gelmemiştim. Deniz kabuklarını aradığım çocukluğuma ihanetimdi. Bulamayınca vazgeçmiştim. Ve güneş batmış, yıldızlar parlamıştı. Karanlığın ortasında bastığım yerlere bakıp deniz kabuğu aradım, içimdeki çocukla barışabilmek için...

Denize yaklaştığımda adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Ve sonunda bedenim soğuk suyla buluştu. Dalgaları kıyıya çarpmayacak kadar sakindi. İlk defa karanlıkta denize giriyordum. Bu benim için biraz korkutucuydu. Yanımda kimsenin olmadığı düşünürsek yalnızlığım ilk defa ruhsal değildi. Bacaklarımı kaldırıp suyun beni kontrol etmesine izin verdim. Ellerimi iki yana açtım. Ve su bedenimi kaldırdı, başımı geriye attığımda hayatımda gördüğüm o güzel manzaralara bir yenisini eklemiş oldum. Nasıl tarif edeceğimi bilseydim, saatlerce yazardım...

HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin