9.Bölüm: Şarkıları öğrendim sessizliğin ortasında, alacakaranlıkta anacağım şafağı. İnan bana ay ışığında kavuşacak yılların aşkı...
Ardımdan utanan el, bütün bedenimi durdurduğunda dinlediğim şarkının etkisine çıkamadan kendimi farklı bir olayın içinde buldum. Göktuğ başını biraz eğip yüzünü bana yaklaştırdığında gözlerimi kenetledim. Kendimi durdurmak isterken beni zorladığının farkında bile değildi.
"Göktuğ bırak."
Kaldırımda insanlara yol vermek için kenara geçip biraz daha yakın durmamızı sağladı. Sonra dudaklarını aralayıp beni ikna edici konuşmalarını sıraladı. Ve ben buna inanmayı düşünmüyordum.
"Ahenk, üstümde çok fazla yük hissediyorum ve bunun uzamasını istemiyorum."
Ama ben bunun uzamasını istiyordum. Elini kolumdun çekerek bir cümle çıkardım dudaklarımdan.
"Ne yaptığının farkında değilsin. Ama ben farkındayım. Bu yüzden daha fazla karşıma çıkma."
Sesimi yükseltip kalbini kıracağımı düşünmeden söylediğim sözler aslında kendi acımı hafifletmek için yaptıklarımdı. Bunu bildiği için sadece bakmayı tercih etti. Saniyeler sonra konuşmayacağını anladığımda yürümeye başladım. Karşı kaldırıma geçip kendimi durağın içine attım. Kimse olmadığı için Göktuğ'u çok net görebiliyordum. Siyah sweti, saçlarındaki dalgalar sanki denizi anımsatıyordu. Gözlerindeki duyguların boşa gidecek olmasına üzülüyordum. Değerini bilmeyen insanlarla aynı ortamda kalması ve sırf benim için bu kadar emek vermesi belki de sandığım kadar kötü değildir. Başlayan yağmur durağın camlarına damlarken hala karşıda beni izliyordu. Islanmayı umursamıyordu bile, saçlarına düşen damlalar hoşuna gidiyordu. Bende ondan bir anı varmış gibi, sanki daha önceden tanıyormuşum gibi. Koşarak sarıldığımda itmeyecekmiş gibi. Sırtımdaki çantayı kurağın oturaklarından birine bırakıp gösterdiğim cesareti sorgulamadan ayağa kalktım. Duraktan çıkıp yola atladım. Karşıya geçmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Yağmur onunla beraber benim saçlarıma da düşerken kirpiklerim bile ıslanıyordu. Yanına ilerledim, tam karşısında durup koluna dokundum.
"Sorun değil, ödeştik."
Ses tonumu düşürüp onun vereceği cevabı bekledim. Aslına bakılırsa gözlerindeki renk ve dıştan sert durması çok farklıydı. Belki onu kırmamaları için böyle davranıyordu. Çünkü anlıyordum halinden. Kötü olmak marifet değildi. Ben mutlaka benim gibi birine aşık olacaktım. Kaba ya da sinirli olana değil. Gerçek hislerini gözleri yansıtan, her cümlesine sevgisini sığdıran.
"Tekrar kusura bakma. Onu kıramadım."
"Anlıyorum sorun değil."
Belki bu durumda onu zorlayamazdım.
"Asıl ben özür dilerim. Alınmamam gerekiyordu."
Yaptığım hatanın etkisinden çıkamayarak ona bakıyordum. Hafifçe gülümsediğinde biraz olsun içim rahatlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...