46.Bölüm: "Ve o gün gözlerin kapanırken seninle birlikte karanlığa bürünmüştüm. Bu kez göremiyordum da yıldızları. Ama ruhum aydınlattı yolumu ve seni bulmam için küçük bir umut doğdu."
Heyecanla bekledim. Kapı önce yavaşça aralandı. Sonra loş ışığın aydınlattığı oda görüş alanıma girdi.
"Hocam." dedim kısık sesimle. Beni fark ettiğinden emin olsam da telefonuyla ilgilendiği için biraz daha dikkat çekmeliydim.
Kaşlarını kaldırıp bana yöneldiğinde eliyle masasının yanındaki koltuğu gösterdi. Ben de acele etmeye çalışarak hızlı adımlarla yanına ilerledim. Sonuçta tam beş saatim vardı. Beş saat sonra Göktuğ'u daha yakından görme fırsatını yakalayacaktım.
Koltuğun yanına gidene kadar etrafa bakındım. Bu karanlığı mumlarla aydınlatmıştı. Masasının üzerinde tahmin ettiğim gibi sınav kağıtlar vardı. Sınavlara da girmediğim için beş gün sonra yapılana girecektim.
"Neden bu haldesin." dedi tok sesiyle. Belli ki içtiği kahveler nedeniyle uykusunu bastırmıştı. Otuz yaşlarının başında gibi görünüyordu. Saçları dağılmış, esmer teni parlıyordu. Eskiden olsa biraz korkardım ama şimdi umursamıyordum. Ela gözlerini üzerime diktiğinde cevap vermem gerektiğini anladım.
"Kaza." dedim tek düze. Ona anlatmayacağımı bilmesi gerekiyordu. Belli ki bir saldırıya uğradığımı düşünmüştü. Halimi gören herkes böyle düşünecekti zaten. Çekmeceden çıkardığı devamsızlık kağıdını bana doğru uzatıp masanın üzerindeki kalemlerden birini aldı.
"Küçük bir şartım var. Okula neden gelmediğini anlatman gerekiyor. Kuralı kabul ediyorsan imzalayabilirsin."
Aklımda dönüp duran küçük anılarla birlikte kalemi elime aldım. Sonra adımın yanına imzayı atıp kalemi bırakarak döndüm.
"Adınızı öğrenebilir miyim? Benim olduğum derslerde sizi görmemiştim."
Konuyla alakasız sorularımı soracak ve çok konuştuğumuzu iddia edip gidecektim. En azından deneyecektim işte.
"Utku."
Başımla onay verip ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirirken anlatmak istemediğimi fark ederek derin bir nefes aldım.
"Hocam gerçekten merak ettiğinizi düşünmüyorum, işiniz var gibi görünüyor. Meşgul etmeyeyim."
Yapabildiğim en nazik şekilde istemediğimi belirtmeye çalışırken hafifçe gülümseyip "Her şeyi anlatacaksın. Dün okulda olduğunu söylemişsin. Sence onaylamasaydım ne olurdu?" dedi. Gözlerim birkaç saniyeliğine hiç olmadığı kadar çok açılıp bedenim üşüdü.
"Sizi mi aradılar."
Annemlerin bu kadar sakin davranmasının sebebini şimdi daha iyi anlamıştım. Aklımdaki tek soru neden beni korumaya çalıştığıydı.
"Evet."
Ellerini masada birleştirip tüm işini bırakarak bana yöneldi. Artık dikkati bendeydi ve bu gerilmemi sağlamıştı.
"Dün gece neredeydin?"
"Reşit olduğum için kimseye hesap vermek zorunda değilim."
Bunları söyleyen ben değil gibiydim. Bu kez değildim işte. Normalde olsa anlatırdım ama her şey farklı gelişmişti. Beni zorlamaya çalışmadı ama kurtulamayacağımı da anlamıştım. Mumlar bir bir söndü. Camla kaplı odadan dışarıyı izlemek hoşuma gitmişti. Gece hiç bu kadar güzel olmamış gibi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSEDEBİLİRSİN YAĞMURLARI
Romanzi rosa / ChickLit'Hayatımda gördüğüm sayılı ışıklardansın aslında. Yıldız kadar küçük, güneş kadar parlaksın. Bırak arkandan gelenler de seni anımsamak için gökyüzüne doğru baksın.' __________________________ İçinde bulunduğum durumu anlamak için dokunmalısın satırl...