Part 5

5.4K 432 79
                                    

Jimin's POV

Üç yıldan fazla bir süre geçti ve çok güzel bir kız çocuğu doğurdum. Bilin bakalım adı ne?

Minji.

Jimin.

Min ji min Ji min.

Evet, Park Minji. Güzel bir anlamı olan güzel bir isim, bu yüzden bu konuda herhangi bir sorun görmedim.

Hoseok, Yoongi ve Seokjin süreç boyunca benimle kaldılar.

Doğumdan sonra bana Minji'ye bakmamda yardımcı oldular ve şaşırtıcı bir şekilde Namjoon'un yanı sıra çocukları da bu süreçte yer aldı.

Ve şimdi, Minji'nin nerede olursa olsun onu koruyacak iki ağabeyi var. Seojun ve Haneul küçük kıza karşı şaşırtıcı derecede korumacılar.

Kreşte onunla çok özenli ilgilendiler, bu yüzden onu oraya ilk gönderdiğimde yeni bir çevreye alışıp alışamayacağı konusunda çok da fazla endişelenmedim.

Bu kadar küçük bir yaşta bunu anladığı pekte söylenemez.

İlk gününde onu gönderdiğimde bana bakmadı bile. Doğrudan kreş kapısının önünde onu sabırla bekleyen iki çocuğa doğru koştu.

Ve bana gelince, hala mağazada çalışıyorum ama bu sefer sahibi benim çünkü Seokjin hyung'a göre buradan sıkılmıştı.

Hoseok, Namjoon'un nesiller boyu parası olan çok başarılı bir iş adamı olduğunu söyledi. Ayrıca Namjoon'un mağazayı Seokjin'e sırf Seokjin'in öğleden sonra şekerlemelerinden birinde mağaza sahibi olmak gibi güzel bir rüya gördüğünü söylediği için aldığınıda söyledi.

Çılgınca, ama görünüşe göre Namjoon Seokjin'i gerçekten seviyordu. Kocasını memnun etmek için her şeyi yapıyordu ve buna şahitlik edenlerden biri olarak bu beni mutlu etti.

Ancak, arada bir kıskanç hissetmeme de neden oluyordu.

Kabul etmeliyim ki, bekar bir ebeveyn olmak duygularıma bir şeyler yapmıştı. Ancak yine de ilerde birini bulursam tıpkı annem gibi olacağımdan ve güzel kızımı unutacağımdan korkuyordum, bu yüzden kıskançlığı beynimin arka kısımlarına doğru ittim.

Kapıdaki zilin çalması, birinin mağazaya girdiğinin habercisiydi.

"Anne!" Biricik kızımın sevimli sesi mağazanın her yerinde çınladığında
hızlı bir şekilde döndüm ve kollarımı açarak onu kucağıma davet ettim.

İki oğlanda onun arkasında yakınından yürürken o Hoseok tarafından taşınıyordu.

"Benim minik bebeğim!" Yeterince yakın olduğumuz anda, hızlı bir şekilde Hoseok'un tutuşundan sıyrıldı ve kollarıma atladı.

Bana neden baba yerine anne dediğini hâlâ bilmiyordum ama pek umursadığım söylenemezdi.

Dahası, bu biraz doğruydu, çünkü doğum yapan kişi genellikle anne olarak adlandırıldı, değil mi?

Odağımı, üç çocuğuda kreşten kendi başına aldıktan sonra biraz yorgun görünen Hoseok'a yönlendirdim.

"Teşekkürler, Hoseok hyung. Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun, sadece mağazayı kapatmak ve çocukları almak için eşyalarımı topluyordum," derken ona bir şişe maden suyu verdim.

"Sorun değil, ben de onları özledim. Özellikle buradaki prenses," dedi Hoseok, Minji'nin yanağını hafifçe sıkarak kızı güldürdü. İki çocuğa doğru baktığımda Haneul'un zaten personelin dinlenme alanında oturduğunu gördükten sonra gözlerim Seojun'un hareketlerini takip etti.

Buzdolabını açmış ve üç şişe süt çıkarmıştı; kendisi için çikolata, Haneul için çilek ve tabii ki Minji için muz aromalı süt.

Hamileliğim boyunca muzlu süte olan özlemim doğum yapana kadar hiç bitmedi. Genelde hepsini tek başıma bitirdiğim için Seokjin hyung stoğunu ikiye katlamak zorunda kalmıştı.

Sonuçta, Özlemimin arkasındaki kişi Minji gibi görünüyordu.

Ben ona muzlu sütü tattırdıktan sonra artık başka bir tat istememişti.

Muhtemelen babasından ona geçmişti.  Kesinlikle, diğer babasından.
-

Asla güzel bir şekilde çeviremiyorum ve içime de hiçbir zaman sinmiyor 🥲 ama artık daha da fazla bekletmek istemedim hatam varsa özür dilerim umarım sevmişsinizdir bir dahaki bölümde görüşmek üzere 👋💜

Fated ✓ | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin