Jimin's POV
"Minji," diye bağırdım oyuncaklarına dalan kızımın dikkatini çekmek için.
Kocaman gözlerini büyüterek bana döndüğünde tavşan dişlerini göstererek gülümsedi.
Onu kucağıma oturması için çektim ama o hareketlenerek elimden kurtuldu ve Lego madeninin ortasına tekrardan yerleşti.
Odaklanmış haline gülümsedim ve ona bakmak için iki elimide çenemin altına koyarak yere uzandım.
Birdenbire "Sence, senin baban kim bebeğim?" Diye düşünmeden pat diye konuştuğumda ağzım açık kaldı ve bebeğim oyununu bırakarak dönüp bana baktı.
"Baba" dedi kendindem emin bir sesle.
"Baba?"
"Babam, Yoon Amcamın arkadaşı" oynamaya devam etmeden önce küçük bebek dudaklarıyla tekrarladı.
Sözleri karşısında hayrete düştüm, ve düşüncelerim Yoongi'nin çalıştığı şirketin CEO'su olan adama tekrar kaydı.
Jeon Jungkook
Adını google'da arattığımda şirketi için ne kadar çok şey başardığını okurken şaşırmıştım.
Ayrıca benden iki yaş küçüktü. Şu an onun yaşındayken, hamile olmakla meşguldüm.
Kendi düşüncelerime gülerken, artık oyuncaklarına fazlasıyla odaklanmış olan Minji'ye baktım. Konsantrasyonu başka bir seviyedeydi.
Bazen oyun oynarken sütünü içmeyi bile unutuyordu. Fazla odaklanınca seslemelerime bile cevap vermiyordu.
Aceba bununda babasından aldığı başka bir özellik olup olmadığını merak ediyordum.
-
Jungkook's POV
Elim otomatik olarak kafamın arkasını vurulduğum yeri ovuşturuken homurdandım.
Elinde kalın bir dosya tutan Yoongi hyunga baktığımda suçlunun o olduğunu hemen anladım.
"Bu ne içindi hyung?!" Az önce aldığım darbeye sinirlenerek neredeyse hırlıyordum.
"Benim suçum değil. Sana üç kez seslendim. Üç kere ve insanlara bir kereden fazla seslenmem" diye kayıtsızca cevapladı ve önümdeki koltuğa otururken dosyayı masamın üzerine bıraktı.
Bazen merak ediyordum da, patron Yoongi hyung mu yoksa ben miydim?
Ama umursamadım, aslında bu dürüst ilişkiyi daha çok tercih ediyordum.
Tanıştığım insanların çoğu bana gizli çıkarları için yaklaşmak istiyordu ama Yoongi'nin öyle bir amacı yoktu. Acımasızdı, sözleri keskin ve açık sözlüydü.
Şirkette, o benim arkadaşımdı, ayrıca yokluğumda şirketi idare edeceğine güvendiğim en azimli çalışanımdı.
"Nedir bu?" Küçük adama sordum.
"Geçen hafta gittiğimiz toplantıyla ilgili istediğin dosya," dedi monoton bir şekilde.
"Ah evet, teşekkürler. Ama bunu önümüzdeki hafta istediğimi söylediğimi sanıyordum?" Sayfaları çevirdim ama ondan herhangi bir cevap alamadım, bu yüzden kafamı kaldırarak ona baktım.
Yoongi'nin gözlerini kapatmış parmaklarınıysa burun köprüsüne masaj yapmak için yavaşça kaldırdığını gördüm.
Ah
Bu iyiye işaret değil.
"B-ben bir şey mi yaptım?" Soruyu sorarken kekeledim ve Yoongi'nin gözleri fal taşı gibi açıldı, korkudan neredeyse sıçrayacaktım.
"Hayır, yapmadın, seni bok kafalı. Dün gece bunu tamamlamak için uykumdan ne kadar feda ettiğimi biliyor musun? Hobi ile olan şansımın geçmesine bile izin verdim." Masanın diğer tarafında kafasından dumanlar çıktığını görebiliyordum.
Önümdeki adama bunu nasıl telafi edip özür dileyebileceğimi düşünürken yutkundum.
Hyungla uzun yıllara dayanan tecrübemden öğrendiğim tek şey, Hobisi ile zaman geçirirken onu asla rahatsız etmemeniz gerektiğiydi. Bu Hobinin kim olduğunu bile bilmiyordum. Ama Yoongi için o adam her şeydi.
Bir keresinde babam bile aynı nedenle hyung tarafından azarlanmıştı.
"B-ben sana bir hafta izin vereceğim! Hobi'nle tatile gidebilirsin, tüm masrafları ben karşılarım!" Panik içinde bağırdım, zaten ayağa kalkmıştım ve hala oturan omegaya doğru temkinli bir adım attım.
Omega, ama korkutucu bir omega.
Yoongi hyung böyleydi.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated ✓ | Jikook
Teen FictionJimin kimseye bağlanmadan sadece çocuğu ile ilgilenmek isteyen bekar bir omegadır. Ama tabi ki, Jungkook ortaya çıkana kadar [Omegaverse] - Thanks for letting! All rights belong to the original author: @mybiasisjimin 150221