Part 22

4K 390 47
                                    

Jimin's POV

Oturmadan önce Jungkook'a mağazada içtiğim hazır kahvelerden verdim.

"Teşekkürler," Jungkook kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmaya başlamasını bekledim.

Her ne konuşmak istiyorsa.

Hala mağazadaydık, çünkü mağazayı bir günlüğüne kapatmayı reddettim, sadece Ceo ile konuşmak için bir gün daha az kazanamazdım.

Onun kadar param yoktu, bu yüzden ikisinden birini seçmesini söyledim, burada konuşmayı mı yoksa hiç konuşmamayı mı.

Böylece, orada, önümde oturmuş, bir dolarlık kahveyi içiyordu ki, vücuduna özel dikilmiş bir takım elbise giyen biri tarafından tutulması çok garip görünüyordu, o takım elbisenin evimin birkaç aylık kirasına mal olacağını tahmin edebiliyordum.

Kahvesini yudumlarken sadece ona baktım ve o yukarı bakarken bile gözlerimi ondan ayırmadım.

"Tamam, bu garip" kahveyi masaya koydu ve dik oturdu.

"Biliyorum,"diye yanıtladım, şimdi gözleri iç içe kenetlenmiş parmaklarımdaydı.

"Ah y-yanlış bir şey mi yaptım, biz-bilirsin- bir zamanlar-" diye kekeleyerek sorduğunda sorusuna gözlerimi devirdim.

"Hayır, yanlış bir şey yapmadın. Neden birdenbire yıllar önce olan şeyleri soruyorsun?" Geçmiş hakkında çok fazla konuşmayı tercih etmediğim için iç çektim.

"Çünkü şu anda bana karşı çok düşmanca davranıyorsun," dedi sesi üzgün geliyordu, geniş kürelerine bakmak için başımı kaldırdım.

"Özür dilerim, tanışmayı ya da tanımayı bile beklemediğim adam olman çok tuhaf," diye özür diledim, kaba davranılacak yanlış bir şey yapmadığını fark ederek.

Aramızda geçen birkaç saniyelik sessizlikten sonra, "Her zaman kim olduğunu bilmek istedim,"dedi.

"Web sitenin insanların bağlılık olmadan eğlenceli vakit geçirmesi için olduğunu biliyorsun, değil mi?" diye sordum, sesinde kullandığı rüya gibi tondan biraz rahatsız hissederek.

"Biliyorum, elbette biliyorum. Ama seni unutamadım. Hatta seni rüyalarımda bile gördüm," Son söylediğini ağzından kaçırmış gibi görünüyordu, alt dudağını ısırırken ağzını kapattı, yanaklarında bir çift küçük gamze belirdi ve dudağının altındaki beni daha belirgin hale geldi.

"B-beni rüyanda mı gördün?" boynum bu bilgiyle ısındı.

"Üzgünüm, bu benim hatam değil. Seksi olmanın da ötesindesin, bunu biliyorsun, değil mi?" birden tavrı değişti ve sırıttı, kağıt bardaktan bir yudum daha alırken beni baştan aşağı süzdü.

"Bunun hakkında konuşmayı kes!" Fısıldayarak bağırdım ve aniden aç gözlerinden kollarım ve vücudumu korurken gözlerimi büyüttüm.

"Tamam, şimdilik bunun hakkında konuşmayı bırakacağım. Buraya daha erken gelmemin sebebi senden bir randevu istemekti. Minji ile" tavrı bundan sonra tekrar değişti ve bana bir gülümseme gönderdi.

"Akşam yemeği mi?" diye sordum, vücudumun etrafına sardığım ellerim yavaşça gevşerken.

"Hayır, sadece akşam yemeği değil, tam gün randevu"diye bilgi verdi ve bana attığı umutlu bakışları görebiliyordum.

"Hayır," diye reddettim.

"Ah, neden?" İncinmiş gibi yaparak sevimli bir şekilde burnunu kırıştırdı, onun bu sevimli hareketine karşı mırıldanmamak için kendimi durdurdum.

"Açmam gereken bir mağzam var." Kollarımı açarak oturduğu mağazayı gösterdim ve Jungkook içini çekti.

"Sadece bir gün, Seokjin hyung'dan bir günlüğüne sana yardım etmesini istedim ve o da kabul etti." dedi kocaman açılmış gözlerle.

"Benim iznim olmadan bunu yapmaya nasıl cüret edersin?" Kaşlarımı çattım, biraz kızgın hissederek kollarımı göğsümün önünde kavuşturdum.

"Bunu seninle ilgilendiğim için yaptım. Ve şimdi üç yıl öncekiyle aynı kişi olduğunu doğruladıktan sonra, seni daha da yakından tanımak istiyorum"

"Bak, sen iyi bir adamsın, Jungkook. Ama hayır, kimsenin hayatımıza girmesine izin vermeyi düşünmüyorum" Ayağa kalktım ve kendimi ondan ayrılmaya hazırladım ama bir sonraki cümlesini duyduğumda adımlarım durmak zorunda kaldı.

"Ben herhangi biri değilim, Minji benimde kızım."

-

Bölüm biraz olmadı ama sizi bekletmek istemiyorum :( umarım sevmişsinizdir bir sonraki bölümde görüşmek üzere 💜

Fated ✓ | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin