Fated ✓ | Jikook

Part 14

Jimin's POV

"Anne bir mesajın var" Minji mutfağa girdiğinde elinde tuttuğu telefonuma baktım.

"Kim o bebeğim? Anne için mesajları tek tek okuyabilir misin?" Ben tava ile meşgul olduğum için kızımdan yeni öğrendiği harfler nedeniyle mesajları okumasını istedim.

"Harfleri yok anne. Sadece rakamlar var," diye bilgi verdi, dolguyu omletin üzerine koyarken biraz kaşlarımı çattım.

Dolandırıcı mıydı?

"Hmm, lütfen önce telefonu masaya bırakabilir misin bebeğim? Anne hızlı bir şekilde bu işi bitirecek" diye mırıldandım, gözlerim hala yakmamak için yumurtaya odaklanmışken.

"Tamam, anne. Minji artık Shooky ile oynayabilir mi?" hızlı bir şekilde kabul etti ve telefonu yemek masasına dikkatlice koyduğunu gördüm.

"Elbette bebeğim. Teşekkür ederim," diyerek ona hızlıca gülümsedim.

"Rica ederim!" neşeyle cıvıldadı ve oturma odasına doğru hızlı yürüyen küçük adımlarınının sesini duydum.

Omleti katlamayı bitirdim ve Minji ile daha sonra paylaşmak üzere büyük bir tabakta servis ettim. Tavayı lavabonun içine yerleştirdikten sonra Minji'nin söylediği mesajı açtım.

"Merhaba, ben Jungkook. Numaranı Yoongi hyung'dan istedim ve bugün Minji'ye verdiğim sözü yerine getirmek istiyorum. Evinize uğrayıp ikinizi de akşam yemeğine çıkarabilir miyim?"

Tek bir mesajla numaramı nasıl bulduğunu ve beni akşam yemeğine davet ettiğini söylemesi ne kadar da cesurcaydı.

Ve Yoongi'nin numaramı patronuna böyle kolay bir şekilde vermesini beklemiyordum. Ama belki de sebepleri vardır.

Belki de Jeon denen bu adam, gücünü çalışanlarını ezmek için kullanan kötü bir patrondu?

Reddetmeli miyim?

Mesajını şimdilik okundu olarak bırakmaya karar vererek önce kızımı kahvaltıya çağırdım.

Doyurucu kahvaltıdan sonra Minji, geçen hafta onun için aldığım bir dizi yapbozu tamamlamak için oyun odasına oynamaya gitti.

Mutfağı temizledikten sonra arkasından onu takip ettim, Minji'nin yanına koltuğa oturdum ve bazen yapbozlarla tıkandığında ona yardım ettim.

Tatilde olan komşu çiftimi rahatsız etmek istemediğimden fikrini sormak için Seokjin hyung'u aradım.

"Merhaba Minnie Amca. Bu Seojun!" heyecanlı bir ses beni diğer hattan karşıladığında çocuğun selamını duyunca geniş bir gülümsemeyle konuştum.

"Seojunie? Günaydın!"

"Günaydın amca. Jinnie appa ile mi konuşmak istiyorsun?"

"Evet, lütfen telefonu ona verebilir misin?"

"Jinnie appa şu anda banyoda ama Joonie appa burada. Onun yerine onunla konuşmak ister misin?" Diye bilgilendirdiğinde kapatmaya karar vermeden önce biraz zaman harcadım.

Namjoon tavsiye istemek için çokta kötü bir seçenek değildi.

Çok bilge bir adamdı.

"Tabii, lütfen ona ver. Teşekkür ederim,"

"Tamam amca. Appa, Jiminie Amca" Sesinin uzaklaştığını duydum ve kısa süre sonra Namjoon telefonu almadan önce birkaç hışırtı duyuldu.

"Günaydın Jimin" Namjoon hyung konuştuğunda beni selamlarken yüzünde oluşan gamzeli gülümsemesini hayal edebiliyorum.

"Günaydın hyung. Umarım ailenle geçirdiğin zamanda seni rahatsız etmiyorumdur?" Onun ne kadar aile babası olduğunu bilerek sordum.

"Hiç de değil. Sen de ailedensin Jimin. Bir sorun mu var?"  diye nazikçe sordu, samimi gelen sesi beni de gülümsetti.

"Hayır, hem Minji hem de ben iyiyiz. Sadece fikrini veya tavsiyeni almak istedim," diye başladım konu hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istiyordum.

"Ne hakkında?"

"Uhmm, Yoongi hyung'un patronu tarafından bir akşam yemeğine davet edildim ve kabul etmeli miyim etmemeli miyim bilmiyorum" dedim ona düz bir şekilde.

"Min Yoongi'nin patronu mu? Jungkook'u mu kastediyorsun?!" Namjoon bağırdığı sırada ses seviyesindeki ani artış beni şok etti ve telefonu kulaklağımdan birkaç santim uzağa çektim.

Namjoon hyung Jungkook'u tanıyor muydu?

-